Cumhurbaskanligi Forsundaki Yildizlarin Anlami Ve Türk Devleri
Cumhurbaskanligi forsundaki 16 yildiz, Büyük Hun
Imparatorlugundan baslayip, Göktürk, Avar, Hazar, Uygur ve Karahanlilar gibi
devletlerden sonra Osmanli Imparatorluguna kadar devam eden, tarihteki 16 büyük
Türk imparatorlugunu simgeler. Ortadaki günes ise Türkiye Cumhuriyeti'nin
sembolüdür.
1- Büyük Hun Imparatorlugu
- Orta Asya'da meydana gelen göçler sonucunda göç etmeyip ana yurtta kalan bazi Türk boylari Orta Asya'nin dogusuna çekilip Orhun ve Selenga irmaklari ve Ötüken çevresine yerlesmisler, buralarda kurduklari devletlerle varliklarini devam ettirmislerdir. Orta Asya'da ilk bilinen Türk Devleti'ni Hunlar kurmuslardir. Hunlar, Orhun ve Selenga irmaklari çevresinde Ötüken merkez olmak üzere, bugünkü Mogolistan'i içine alan bölgede devlet kurdular.
Ancak Çinlilerin, Hsiung-nu adini verdikleri Hunlarin ne zaman devlet kurduklari kesin olark bilinmemektedir. Hunlarin adi trihte ilk olarak M.Ö. 318 yilinda Çin ile yapilan Kuzey Sansî Savasi sonucunda yapilan antlamada geçmektedir. Hunlar, M.Ö. 4. yüzyil baslarinda Çin'e sürekli akinlar yapmislardir. Çin, Hun akinlarini durdurmak amaciyla daha önce kuzey sinirinda insa ettigi kaleleri, bir duvarla birlestirmistir (M.Ö. 214). Böylece ünlü Çin Seddi meydana gelmistir.
Hunlarin bilinen ilk hükümdari Teoman (Tuman)'dir. M.Ö. 220'de basa geçen Teoman, daginik halde yasayan Hun boylarini bir yönetim altinda topladi. Bunun sonucunda da Hun devleti kuruldu. Çin'in karisikliliklar içerisinde bulunmasindan yararlanarak bu ülkeye akinlarda bulundular. Çin'in kuzey sinirindaki otlaklar ele geçirildi. Genis otlaklarin ele geçirilmesi, ekonomileri hayvanciliga dayanan ve göçebe olan Hunlarin ekonomik yönden güçlenmelerini sagladi.
Mete zamani Asya Hun Devleti'nin en güçlü dönemidir. Mete, dogudaki Mogol, Tunguz kabilelerini ve Tanri Daglari civarinda yasayan Yüeçileri yenilgiye ugratti. Bu basarilar sonucu Ipek Yolu'nun kontrolünü ele geçirdi. Daha sonra Çin'e yönelen Mete, bu ülke ile üç yil savasti. Çin imparatoru Kao-ti'yi yenilgiye ugratti. Imparator baris istemek zorunda kaldi. Yapilan antlasmaya göre; Çin, kuzeyde bir kisim topraklari Hunlara birakacak, her yil yiyecek ve ipek verecekti. Mete, Çin gibi son derece büyük bir ülkenin disaridan yönetilemeyecegini ve istila edilemeyecegini bildigi için, bu ülke ile böyle bir antlasma yapmayi daha uygun bulmustur.
Mete, kisa zamanda Asya'daki Türk boylarini bir yönetim altinda topladi ve büyük bir devlet kurdu. Mete, M.Ö. 174 yilinda öldügü zaman, devletin sinirlari doguda Kore'ye, batida Aral Gölü'ne, kuzeyde Baykal Gölü'ne, güneyde Tibet'e ve Karakurum Daglari'na kadar uzaniyordu. Mete'nin devlet yönetimi ve askerlik alanindaki düzenlemeleri daha sonraki Türk devletlerine örnek olmustur. BÜYÜK HUN DEVLETI'NIN PARÇALANMASI
Mete'den sonra yerine geçen oglu Kiyok(Ki-ok) zamaninda (M.Ö. 174-160), Hun devleti eski gücünü korudu. Ancak, Ki-ok'un Çin ile siyasi ve ekonomik iliskileri gelistirmek amaciyla Çinli ir prenses ile evlenmesi, gelecekte devletin içten yikilmasina ortam hazirladi. Çünkü, siyasi amaçli bu evlenme, kötü sonuçlar verecek bir dönemin baslamasina neden oldu. Çinli casuslar Hun ülkesinde serbestçe dolasmaya ve Türk boylarini birbirine düsürmeye basladilar. Öte yandan Hun Beylerinin Çin ipegine ve diger lüks tüketim mallarina özen duymalari, Çin'e olan ilginin artmasina neden oluyordu.
Çin-Hun iliskilerinde Ipek Yolu'nun önemi büyüktü. Çin'in bütün amaci, sadece kendilerinin ürettigi ve en önemli gelir kaynaklari olan ipegi bati ülkelerine satmak için Hunlarin elinde bulunan Ipek Yolu'nu kontrollerine almakti. Ki-ok'tan sonra Chün- Chen (Cün-Çin) M.Ö. 160-126) zamaninda Çin, Hun Devletlerini içten yikma faaliyetlerine hiz verdi. Çin'in kiskirtmalari sonucu Hun sehzadeleri arasinda çikan karisikliklar, devlete eski gücünü kaybettirdi ve ilk defa Chün- Chen zamaninda Çinlilerin üst üste kazandigi askeri basarilar sonucunda Ipek Yolu'nun denetimi Çin'in eline geçti (M.Ö. 60). Çin'den alinan vergiler kesildi. Bu da ekonomik durumun kötülesmesine ve ülkede kitligin baslamasina yol açti. Iç huzursuzlugun arttigi bu dönemde Hun Devletinin basina Ho-han-yeh (M.Ö. 58).
Çin imparatorunun yardimiyla tahta geçen Hun hükümdari Ho-han-yeh, ülkenin bu durumundan kurtulmasi için tek çareyi Çin egemenligine girmek olarak gördü. Ancak devletin sol kanadinin hükümdari olan kardesi Çiçi bu teklifi onursuzca buldu ve kabul etmeyerek onun hükümdarligini tanimadi. Çikan savasi kaybeden Ho-han-yeh, güneye çekilerek Çin himayesine girdi (M.Ö. 58). Bu olay Hun Devleti'nin Dogu ve Bati Hunlari diye ikiye ayrilmalarina neden oldu. Çu ve Talas Irmaklari'nin bulundugu bölgeye çekilen Bati Hunlari Çiçi'nin yönetiminde kisa zamanda güçlendiler. Ancak, Bu dönem uzun sürmedi. M.Ö. 38 yilinda Çinlilerin saldirilari sonucu Bati Hunlari dagildilar. Bunlarin bir kismi Dogu Avrupa'ya göç ederek Avrupa Hun Devleti'ni kurdular. BÜYÜK HUN DEVLETI'NIN YIKILISI
Dogu Hunlari, Ho-han-yeh'in ölümünden sonra yeniden güçlendiler ve M.Ö. 18'de bagimsizliklarini kazandilar. Ancak, Hunlarin bagimsizlik dönemleri fazla uzun sürmedi. Kitlik, hayvan hastaliklari ve iç karisikliklar gibi nedenler sonucu, Hunlar 48 yilinda Kuzey ve Güney Hun Devleti olmak üzere ikiye ayrildilar.
Güney Hunlari, Siyenpi akinlari karsisinda 177 yilinda Çin'in egemenligini kabul etmek zorunda kaldilar. Bununla birlikte Çin egemenliginde varliklarini 216 yilina kadar sürdürdüler. Kuzey Hunlari bir yandan Çin, diger yandan Siyenpilerle savastilar. Bu savaslar, onlarin giderek zayiflamasina neden oldu. Sonuçta Kuzey Hun Devleti, Siyenpilerin istilasi sonucu 156 yilinda yikildi.
2- Bati Hun Imparatorlugu
-
3- Avrupa Hun Imparatorlugu
- Kuzey Hun Devleti'nin yikilmasindan sonra, önce Aral Gölü dolaylarina, daha sonra Ural ve Volga irmaklari arasina yerlesen Hunlar, 4. yüzyil ortalarinda tekrar batiya dogru göçe basladilar. Hazar Denizi ile Aral Gölü arasinda yasayan Alanlarin topraklarini ele geçirdiler. Balamir'in yönetimindeki Hunlar, 375 yilinda Avrupa'ya ilerlediler. Bu sirada Karadeniz'in kuzeyinde ve Dogu Avrupa'da Gotlar, Gepitler ve Vandallar gibi Germen kavimleri yasamaktaydi. Bu Germen kavimlerinin disinda ayni bölgelerde daha baska Dogu Germen kavimleri ile Slav ve Iran kökenli çesitli kavimlerde yasamaktaydi. Böylece Hunlarin harekete geçtigi bu kavimlerin birbirlerini yerlerinden atarak batiya dogru yaptiklari akinlar, büyük bir kavimler hareketini baslatmis oluyordu. Avrupa'nin bugünkü etnik yapisininolusmasinda büyük oranda etkisi olan Hunlarin neden oldugu bu kavimlerin hareketine Kavimler Göçü adi verilmektedir (375). Büyük Hun Devleti'nin yikilmasindan sonra Çin, Asya'da tek güçlü devlet olarak kaldi. Çin egemenligi altinda yasayan Hun boylari, 4. yüzyilda Çin'de çikan karisikliklardan yararlandilar. Bunun sonucu olarak yeni Hun devletleri kurdular. Bunlarin en önemlileri, Kuzey Liang ve Tabgaç (To-pa) devletleridir. Asya'da bu dönemde ortaya çikan diger güçlü devletler sunlardir: Avarlar (Juan-Juanlar), Sasaniler, Akhunlar (Eftalitler).
Kavimler Göçü'nün Avrupa açisinda getirdigi önemli sonuçlar sunlar oldu:
*Bati yönünde ilerleyen kavimlerin, topraklarina girmesini önleyemeyen Roma Imparatorlugu, 395 yilinda Bati ve Dogu Roma Imparatorlugu olarak ikiye ayrildi. 476 yilinda Bati Roma Imparatorlugu yikildi.
*Avrupa uzun yillar karisikliklar içinde kaldi ve çesitli kavimlerin karismasi sonucu Avrupa'nin etnik yapisi degisti.
*Roma Imparatorlugu'nun ikiye ayrilmasi ile ortaya çikan siyasi parçalanmalar sonucu, günümüz Avrupa devletlerinin bazilarinin temeli atildi. Alanlar, Vandallar ve Vizigotlar, Ispanya'ya giderek yerli halkala karistilar. Bugünkü Ispanyollarin etnik durumu böylece belirlenmis oldu. Angillar ve Saksonlar, Britanya adalarina gittiler, burada yasayan yerlilerle karisarak Ingilizleri olusturdular. Kavimler Göçü sonucunda Bati Roma topraklarina giren birçok kavim, Roma'nin düzenini bozarak Bati Roma Imparatorlugu'nun yikilmasina neden oldu, bu topraklar üzerinde birçok Germen devleti kuruldu. Bu devletlerin en önemlisi Frank devleti'dir.
*Avrupa'daki sürekli savas ve yagmalamalar, kralliklarin güçlerini kaybetmelerine ve feodalite rejiminin ortaya çikmasina zemin hazirladi. AVRUPA HUN DEVLETI Kuzey Hun Devleti'nin yikilmasindan sonra dagilan ve batiya çekilen Hunlar, Ural ve Volga irmaklari arasina yerlesip buradaki Türk boylarini da egemenlik altina aldilar. 4. yüzyilin sonlarina dogru Karadeniz'in kuzeyinden batiya dogru göçe basladilar. Bu sirada Hunlarin basinda Balamir bulunuyordu. Hunlar, önlerine çikan ilk takvim olan Ostrogotlari yenilgiye ugratip egemenlikleri altina aldilar. Hunlarin göçe zorladigi kavimler, bugünkü Italya, Fransa ve Ispanya topraklarina girdiler.Balamir'den sonra basa geçen Uldiz zamaninda Hunlar, akinlara iki kol halinde devam ettiler. Bir kol Karpat Daglari'ni asarak Macaristan'a girerken diger kol Kafkasya'dan geçip Anadolu'ya girdi. Çukurova'ya kadar inen Hunlar, daha sonra yeniden Karadeniz'in kuzeyindeki yurtlarina döndüler. Uldiz ayrica, Bizans üzerine akinlar yapti ve onlari vergiye bagladi. Andolu'ya yapilan bu Hun akinlari sayesinde Türkler ilk defa Anadolu'ya ayak basmis oluyorlardi. ATTILA DÖNEMI
Avrupa Hun Devleti en güçlü dönemini Attila zamaninda yasadi. Bu dönemde Dogu Roma üzerindeki Hun baskisi daha da artti. Bu baskiya dayanamayan Dogu Roma Imparatoru, Orta Tuna boylarini Hunlara birakmak zorunda kaldi. Attila'nin amaci, büyük bir devlet kurmak, Dogu ve Bati Roma Imparatorluklarini egemenligi altina almakti. DOGU ROMA SEFERI(447)
Dogu Roma'nin Hunlara yillik vergisini ödemek istememesi üzerine, Attila sefere çikti. Makedonya üzerinden iki kol halinde Trakya'ya girip Bizans'in baskentini kusatmak üzere Büyük Çekmece önlerine kadar geldi. Bunun üzerine Imparator Teodostüs, baris istemek zorunda kaldi. Yapilan Anatolios Antlasmasi'na göre; Dogu Roma (Bizans), Tuna'nin güneyinde asker bulundurmayacak; savas tazminati ödeyecek ve yillik vergi üç katina çikacakti (447). Bizans için çok agir olan bu antlasmanin özellikle yillik vergi ile ilgili maddesini yerine getirmek, devletin mali gücünü asmasi açisinda imkânsizdi. Bu durum karsisinda Bizanslilar, Attila'dan kurtulmak için ona suikast düzenlemis ama basarili olamamislardir (448). BATI ROMA (GALYA) ITALYA SEFERI
Dogu roma üzerindeki otoritesini kesin olarak gösteren Attila, Hun dis politikasini degistirerek bu tarihe kadar iyi iliskiler içerisinde oldugu Bati Roma Imparatorlugu üzerine yönelmeye karar verdi. Öncelikle, Bati Roma'ya yapilan Hun askeri destegi 439 yilindan itibaren azaltilarak savas için hazirlik yapilmaya baslandi. 451 yilinda Bati Roma'nin asker deposu olarak görülen Galya (Fransa) üzerine yürüyen Attial, Katalon Ovasi'nda güçlü bir Roma ordusuyla karsilasti. Her iki tarafinda agir kayiplar verdigi bu savasta kesin bir sonuç alinamadi.
Bu savastan istedigi sonucu alamayan Attila, bir yil sonra yeniden büyük bir orduyla Alpleri asarak, Italya'ya girdi (452). Papa'nin baskanligi'nda bir heyet, Hun ordugâhina gönderildi. Papa, imparator ve tüm Hiristiyan dünyasi adina Attila'dan Roma'yi bagislamasini istedi. Eski bir uygarlik merkezi olan Roma'ya zarar vermek istemeyen Attila, Papa ile yaptigi görüsme sonrasinda geri döndü. AVRUPA HUN DEVLETI'NIN YIKILISI
Attila'nin 453 yilinda vefatindan sonra yerine geçen çocuklari zamaninda, Hun Devleti bütünlügünü koruyamadi. Hunlara bagli kavimleri ayaklanmasi ve Bizans'in saldirilari sonucu, Hun Devleti yikildi (469). Hunlar Karadeniz'in kuzeyine geri döndüler.
4- Ak Hun Imparatorlugu
- Büyük kismi Volga'dan batiya geçen Hunlar'dan, Güney Iran'a ve Bati Afganistan'a inen bir bölük oldugu tahmin edilen Orta Dogu Hunlarinin, hiç olmazsa, Ak Hun (Eftalit) devleti hanedan ailesi ile hakim zümresini teskil ettikleri ileri sürülmüs; veya bu devlet, Töleslerden Chao-ché'lere (Kao-kü = Uygurlarin atalari) bagli Hua kolu mensuplarinin Cungary bozkirlarindan Horasan bölgesine geçerek, 5. asrin ortalarina dogru bir siyasî tesekkül haline gelmesi ile ilgili görülmüstür. Hun tarihinin bu noktasi, oldukça karanlik bir manzara tasimaktadir. Hakimiyetini, Hazar kiyilarindan Kuzey Hindistan'a, Afganistan'a, Iç Asya'ya kadar genisleten bu kavmin veya kavimler toplulugunun, çesitli vesikalarda birbirinden farkli adlarla anilmasi, durumu daha da karistirmakta gibidir. Vaktiyle Ed. Chavannes, Yetalarin neset ettigi Hua (Hoa) topluluk adi ile "Hun" kelimesinin yakin ilgisi bulundugunu düsünmüs ve J. Marquart, türlü adlarla zikredilen bu kavmin, Priskos'taki Kidarita'lardan (Sasanî Imparatorlugu hududunda, Kafkaslar'da oturan Hunlar) ibaret oldugunu ileri sürmüstü. Bizansli tarihçi Theophanes'e (8. asrin 2. yarisi) göre "Ephtalit" adi, Sasanî Imparatoru Peroz'u (Fîruz. 459-484) maglup eden Hun hükümdari Ephtalanos'tan alinmistir. Bu adin, aslinda, Eftalit paralari üzerinde görülen Hephthalkhion oldugu ve birinci kelimenin sülale adini, ikincisinin de kavim ismini gösterebilecegi bildirilmistir. Diger taraftan, Iskenderiyeli Kosmas Indikopleustes (545-549 arasi) ile Bizans tarihçisi Prokopios'un (545-550 arasi) eserlerinde ve eski Hind vesikalarinda ayni kavimden Ak Hunlar (Bizans: Devkhoi Ounni; Hind: Sveta-Huna) diye bahsedilmistir. 520 yilinda, Ak Hun - Eftalit hükümdarini ziyaret eden Çinli seyyah Song Yün'ün notlarindan, bu kavmin Hunlarla akrabaligi anlasiliyordu. 5. asrin ilk yarisinda Sasanîlerle çarpisan Ak Hun hükümdari, "Khakan" unvanini tasiyordu ve Afganistan bölgesindeki Ak Hun prensinin unvani da "Tegin" idi. Bölge yerli halkinin Iranî asildan oldugu süphesizdir. Ak Hun-Eftalit meselesi, son zamanlarda, bilhassa K. Czegledy'nin genis arastirmasi ile, oldukça açiklik kazanmis görünüyor. Buna göre, tarihî gelisme, 350 yillarinda Altaylar havalisinden batiya dogru cereyan eden büyük göç hareketi ile ilgilidir. Iç Asya'da, Hun idaresinden sonra iktidara gelen Sienpilerin yerine kurulan büyük Juan-juan devletinde, Uar ve Hun adlarinda iki kabile grubu, 350'lerde, bilinmeyen bir sebeple o devletten ayrilarak, bugünkü Güney Kazakistan bozkirina gelmis; buranin eski Hun halkini Volga'ya dogru ittikten (Avrupa Hunlari) az sonra güneye yönelerek, Afganistan'in Toharistan bölgesine inmisti. 367'ye dogru, buradaki eski Kusan (Büyük Yüe-çi) ülkesine hükmeden "Kidarita" hanedanini (ihtimal Iran asilli) da Baktria'ya (Belh havalisi) süren bu Iç Asyali kütle, söylendigi gibi, Uar (= Avar) ve Hun kabileler birligi idi. Bu birlik, daha sonra Kangkü (Çu-Maveraünnehir) ve Sogd'un (Semerkand ve havalisi) hakimleri olarak, (Çince'deki Hiung-nu ve Avrupa dillerindeki Hun sekilleri arasinda mahallî söylenislere göre bazi ufak degisiklikler gösteren) yukarida siraladigimiz adlar altinda anilmistir. Hakimiyetini, batida Hirkania'ya (Gurgan, Hazar denizinin güneyi) kadar genisleten bu devlet, 5. asir ortalarindan itibaren Heftal adinda yeni bir hükümdar ailesine sahip olmus (bu ad ilk defa 457'de görülüyor) ve yikildigi 557 yilina kadar hem sülale, hem kavim olarak, öteki adlar ve Ak Hun adi ile birlikte bu adi da tasimistir. Yapilan tespitlere göre, devlette rol oynayan kabilelerden bazilari sunlardi: Kadis-hun (Herat civarinda. Pers kaynaklarinda Hvon, Prokopios'da Eftalit diye zikredilen bu kabile, sonra Iran'in batisina göçmüstür; "Kadisiya" yer adinin mensei), Zavul (Zabul; bundan Zabulistan), Çol (Çöl? Gurgan = Curcaniye, havalisinde), Kernikhion (Karmir-hyon= Kizil? Hun), Askil-Eskil. Bunlardan hiç olmazsa bir kisminin yerli oldugu asikardir. Sogd bölgesini ele geçirdikten sonra Iran üzerine baski yapan Uar-hunlarin, 9 yil kadar süren (358'e dogru) siddetli hücumlari karsisinda yikilma tehlikesi geçiren Sasanî Imparatorlugu, Sapur II'nin gayretleri ile kurtuldu. Hattâ, iki taraf arasinda ittifaka varan bir antlasma oldu ve bu durum üç nesilden fazla bir süre devam etti (bu arada, Sapur'un, 359'da Amida'yi [Diyarbakir] kusatmasinda, yardimci olarak, Hun kuvvetleri de bulunmustu). Fakat Bahram Gor zamaninda (420-438) baslayan yeni taarruzlar (427'den itibaren), Sasanîleri sarsti. Sogd bölgesinden Ceyhun'un güneyine dogru gelisen istila hareketinin, Bahram Gor tarafindan, basari ile durdurulmasi, onun en söhretli ("kurtarici") Iran imparatorlarindan sayilmasina vesile oldu. Halefi Yazdgird II zamaninin (438-457) sonlarina dogru, Uar-Hunlarin (Ak Hun) basinda, büyük hükümdar, Eftal (Abdel) hanedanindan, Kün-han (Kun-han Priskos'da Kougkhas, Islam kaynaklarinda Akh.s.n.var vb.), Iran iç islerine karisarak, himayesine aldigi veliaht Peroz'u (Fîrüz) Sasanî tahtina çikarmis (459-484), hakimiyetini Kuzey Hindistan'a dogru genisleterek orada, basinda Skandagupta'nin bulundugu Gupta devletini dagitmisti (470'e dogru). 484 yilinda, Ceyhun kiyilarinda Ak Hun - Eftalitler tarafindan maglup edilerek Herat bölgesini kaybeden ve yillik vergiye baglanan Sasanîler'in, bu sirada geçirdigi dinî-içtimaî bir sarsinti, ülkelerini ihtilale sürükledi. Bu, Mazdek isyani idi. Mazdek, Mani inancindaki "ikili" telakki (isik-karanlik, iyilik-kötülük mücadelesi) üzerine sosyal huzursuzluk amillerini de ekleyerek, o tarihlerde yorulan ve iktisadî darlik içine düsen toplulugu kurtarmak iddiasi ile, düsüncelerini yaymaga baslamisti. Buna göre, insanlarin saadetini bozan iki unsur vardi. Biri servet, digeri kadin. Bunlardan her ikisi de herkesin ortak mali oldugu takdirde, yeryüzünden kötülük kalkacakti. Bu tipik komünist propaganda neticesinde, arazi ve servet sahipleri ile aile müessesesine karsi kiskirtilan halk, Mazdek ve müritleri tarafindan ayaklandirildi. Din adamlari ve asiller öldürüldü, kadinlar tecavüze ugradi, evler ve konaklar yagmalandi, tahrip edildi. Devletin sihhat kazanacagi hususunda Mazdek'e inanmak gafletini gösteren Sah Kavad (veya Kubad, 488-496 ve 498-531) da hapsedilmisti; fakat o, kurtulmak imkânini bularak, komsu Ak Hunlara sigindi (496). Iran'da olup bitenleri yakindan takip eden Ak Hun hükümdari, insanlik yararina hiçbir sey göremedigi Mazdek hareketini kirip yok etmek için, Kavad'i 30 bin kisilik Hun süvari birligi basinda Iran'a gönderdi. Bu suretle Sah, ihtilali bastirdi (498-499) ve hadiselerin gelismesinden, felaketin derecesini kavrayan halkin da yardimi ile, Mazdek ve taraftarlari yakalanarak idam edildi. Tabiatiyla, temizlik ve ülkenin sükûnete kavusturulmasi, uzun bir zamana ihtiyaç gösterdiginden, Sasanî Imparatorlugunda hak, adalet ve mülkiyet esasinda normal nizam, daha ziyade, Kavad'in oglu Husrev I. Anüsîrvan (531-579) devrinde kurulmustur ki, bu sehinsah, tarihte "Adil" lakabi ile anilir. Çin kaynaklarina göre, Iç Asya'da Hoten, Kuça, Aksu, Kasgar ve etrafini hakimiyetlerine alan Ak Hun-Eftalitler, bu arada Kuzey Hindistan'i da zaptetmislerdi. Bu harekât, "Tegin" unvanini tasiyan ve Kâbil'de oturan Toramana adindaki basbug tarafindan idare edilmisti. 6. yüzyilin ilk yarisinda ise Toramana'nin oglu Mihiragula (Gollas, 515-545) imparatorluk güney kanadinin en azametli hükümdari görünmektedir. Ordusunda, daima 700 savas filinin bulundugu rivayet edilir. Fakat Budist rahipler (Song Yün ve ondan bir asir sonra buraya gelen Hiuen-tsang), bu "Huna krali"ndan hoslanmamislardir. Çünkü Mihiragula, Budizmi ülkesi halki için tehlikeli sayiyor ve Budistleri kontrol altinda tutuyordu. Buna karsilik, Iskenderiye'den Hindistan'a giden tüccar (sonra kesis) Kosmas tarafindan ve 530 tarihli Gwalior kitabesi ile Sanskrit yazili "Kesmir Vekayinamesi"nde Mihiragula, Hindistan'in en büyük hükümdari olarak tasvir edilmektedir. Iran'da Anüsîrvan büyük bir devlet adami olarak belirdikçe, Ak Hun - Eftalitler sönüklesti. 552 yilinda, Orta Asya'da Göktürk Hakanligi kurulup Istemi Yabgu, Maveraünnehir bölgesinde faaliyete geçtigi zaman ise, iki büyük imparatorluk arasinda sikisan Ak Hun - Eftalit devletinin, Göktürklerin mücadeleye giristikleri Juan-juanlarla olan siyasi ve sihrî rabitalari da fayda vermedi. Anüsirvan ve Istemi'nin ortaklasa hareketleri neticesinde, Ak-Hun iktidari yikildi ve ülke Göktürklerle Iranlilar arasinda paylasildi (557). Üç kol halinde gelismis olan Hun siyasi hakimiyeti, -Kafkasya'daki (Derbend kuzeyi- Hazar denizi arasinda) Hunlarin, Hazar Hakanligi idaresine girinceye kadar süren kisa hakimiyetleri disinda- bu suretle tarihe karismakla beraber, Hunlara mensup Türk soyundan çesitli kütleler , Büyük Hun çaginda sahsiyetini bulan zengin kültürleriyle görecegimiz gibi, Asya, Avrupa ve Afrika kitalarinda Tabgaç, Göktürk, Türgis, Karluk, Uygur, Oguz, Bulgar, Sabar, Hazar, Kuman vb. türlü adlar altinda ve yeni güçlü devletler, imparatorluklar kurarak yasamaya devam etmislerdir. Türk milleti denilen büyük âlemin çocuklari olan bu kütleler, ayni zamanda Rus, Macar, Islav-Bulgar, Romen, Gürcü devletlerinin kurulus ve gelismelerinde baslica rol oynamislar ve daha sonraki bütün Islam-Türk siyasi tesekküllerine askeri, hukuki ve sosyal yönlerden ana kaynak vazifesi görmüslerdir.
5- Göktürk Imparatorlugu
-
Göktürkler Büyük Hun devleti'nin dagilmasindan sonra Türk boylarini yeniden bir araya getirerek büyük bir Türk devleti kurdular. Göktürkler, tarihte ilk olarak Türk adini devlet adi olarak kullandilar. Göktürkler, Sibirya'daki Yakutlar ile batisindaki Bulgarlar disinda, Orta Asya'daki Türk asilli bütün kavimleri bir yönetim altinda topladilar.
I.GÖKTÜRK DEVLETI:Kuzey Hun Devleti'nin yikilmasindan sonra, Altay Daglari'nin dogusuna çekilen Türkler, burada demircilikle ugrasiyorlar ve bagli bulunduklari Avarlara (Juan-Juan, Apar) silah yapiyorlardi. Ergenekon Destani'na göre bu Türk toplulugunun adi Asina idi. Asina Türk toplulugunun lideri olan Bumin, Avarlari yenilgiye ugratarak merkezi Ötüken olmak üzere Göktürk Devleti'ni kurdu (552). Bumin Kagan döneminde Tölesler egemenlik altina alindi. Çin ile siyasi ve ekonomik iliskiler kuruldu.Bumin Kagan, Türklerdeki ikili devlet teskilati geregince Göktürk Devleti'nin bati kanadini, devletin kurulusunda kendisi ile birlikte çalisan kardesi Istemi Yabguya verdi. Bumin Kagan'in Göktürk Devleti'ni kurdugu yil içerisinde vefati üzerine kisa süren kaganliginin ardindan yerine oglu Ko-lo geçti.Ko-lo da babasi gibi, devletin sinirlarini genisletmeye çalisti ve Juan-Juanlari taman-men ortadan kaldirdi. Ko-lo'nun erken vefati üzerine kisa süren kaganliginin ardindan Bumin'in diger oglu Mukan, devletin dogu kanadinin basina geçti (553). Mukan Kagan döneminde Göktürk Devleti en güçlü dönemini yasadi. Bu dönemde Avar devleti'ne son verildi, Mogol soyundan olan Kitanlar ve Türk Kirgizlari egemenlik altina alindi.Bu sirada Göktürk Devleti'nin bati kanadini yöneten Istemi Yabgu, devletin bati kanadini yönetmeye devam etmistir. Ipek Yolu'nu ellerinde tutan Akhunlara karsi, Sasanilerle ittifak yapti. Bunun sonucunda Akhun Devleti yikilarak, topraklari Göktürk ve Sasani devletleri arasinda paylasildi (557). Bir süre sonra Sasanilerin Ipek Yolu'na egemen olmak istemeleri üzerine, Istemi Yabgu bu kez onlara karsi Bizans ile ittifak yapti. Bu durum, Sasanilerin eski güçlerini kaybetmelerine yol açti ve Ipek Yolu yeniden Göktürklerin kontrolüne geçti. Güçlü Türk yabgusu Istemi'nin zamani, Göktürk Devleti sinirlarinin en genis oldugu dönem oldu.Mukan Kaganin 572 yilinda vefati üzerine yerine kardesi Ta-po geçti. Ta-po, ülkenin büyüklügü nedeniyle kendi yönetimindeki dogu kanadini ikiye ayirdi. Bu kanadin dogusuna yegeni Isbara'yi, batisina da Jotan'i yabgu unvaniyla atadi. Ta-po kagan, Çin'deki Hanedanlar arasindaki rekabetten yararlanmaya çalisti. Çin devletleriyle ticari iliskileri gelistirdi. Ancak Çin ile ticaretin artmasi sonucunda, bu ülkeden kolaylikla saglanan lüks mallar, Türk Beylerinin Çin'deki yasantiya özen duymalarina neden oldu. Ta-po kagan, Çin'deki zenginligin Buda dininden kaynaklandigina inanarak bu dini kabul etti. Ancak Ta-po'nun bu hareketi halkin tepkisiyle karsilasti. Bu sirada Istemi yabgu vefat etti (576). Istemi Yabgu'nun vefati ile Göktürk Devleti iyi idare edilemedi. Iç karisikliklar çikti. Çinliler bundan yararlanarak tigin (prens)leri birbirine düsürdü. Böylece Çin uzun yillardan sonra kendi siyasi birligini kurarken Göktürkler zayiflamaya basladi.Istemi Yabgunun yerine geçen oglu Tardu, Göktürk Devleti'nin basina geçmek isteyince Ta-po ile arasi açildi. Ta-po 581 yilinda ölünce, yerine Isbara geçti. Bu durumdan yararlanmak isteyen Çin, Göktürklerdeki bu anlasmazligi daha da körükledi. Çin Imparatoru, Tartu'yu Göktürk kagani olarak tanidigini bildirdi. Çin'in kiskirtmasi sonucu Tartu, Isbara'nin kaganligini tanimadigini bildirdi. Çikan çatismalar Göktürk Devleti'nin ikiye ayrilmasina neden oldu (582).
DOGU GÖKTÜRK DEVLETI:Göktürk Devleti ikiye ayrildiginda, Dogu Göktürklerin basinda Isbara bulunuyordu. Isbara Kaganin Çin'e düzenledigi sefer basarisiz oldu ve onun 585 yilinda vefatindan sonra Çin baskisi daha da artti. Ancak, Sipi Kagan zamaninda Dogu Göktürkler, kisa bir süre içerisinde yeniden eski güçlerine ulastilar.Sipi Kagandan sonra yerine geçenler, tamamen Çin'in etkisinde kaldilar. Kie-li Kaganin Çin üzerine çiktigi son seferinde tutsak düsmesiyle, Dogu Göktürk Devleti sona erdi (630). Ancak Dogu Göktürkleri arasinda, Çin egemenligi altinda geçen yillar içerisinde, zaman zaman bir ok ayaklanma oldu. Bunlarin en önemlisi, 639 yilinda Kürsat'in, Çin sarayina düzenledigi baskindir.
BATI GÖKTÜRK DEVLETI:Göktürk Devleti'nin ikiye ayrilmasindan sonra bagimsizligini ilan eden Tardu'nun amaci, Dogu Göktürk Devleti'ni egemenligi altina almakti. Ancak, batiya düzenledigi seferlerde basarili olan Tardu, Dogu Göktürkleri destekleyen Çin'in üzerine düzenledigi seferde basarili olamadi. Bu basarisizlik sonucu ülkede ayaklanmalar çikti. Tardu, bu isyanlari bastiramadi. Tardu'nun yerine geçen kaganlarda ülkede huzur ve istikrari saglayamadilar. Yeniden çikan ayaklanmalar ve taht kavgalari sonucu, Bati Göktürk Devleti, Çin egemenligi altina girdi (659).
II. GÖKTÜRK (KUTLUK) DEVLETI:630 yilinda Dogu Göktürk Devleti'nin yikilmasiyla elli yil kadar süren bir esaret dönemi basladi. Bu süre içerisinde yeniden bagimsizligin kazanilmasi amaciyla çikan ayaklanmalar, Çinliler tarafindan bastirildi. Buna ragmen Türkler bagimsizlik mücadelesinden vazgeçmediler. Bunun sonucunda Kutluk'un baslattigi ayaklanma basariya ulasti. Çinliler, Türk illerinden çikartildi. Bu mücadele sirasinda Kutluk'un yaninda yer alanlar arasinda ünlü devlet adami ve komutan Tonyukuk da bulunuyordu.681 yilinda Ötüken'i ele geçiren Kutluk, kagan ilan edildi ve kendisine Ilteris (devleti derleyip toplayan, devlet kuran) unvani verildi. Kutluk tarafindan kurulan ve kurucusundan dolayi Kutluk Devleti de denilen bu devletin merkezi Karakurum'du. Ilteris Kagan, ilk olarak Çin'e karsi harekete geçti. Bu ülkeye bir çok sefer düzenledi.
KAPGAN KAGAN:Ilteris Kaganin yerine kardesi Kapgan geçti. Kapgan Kagan, önce Kirgizlari ve Onoklari yenilgiye ugratarak, egemenligi altina aldi. Kapgan Kaganin hedefi, Çin'i baski altinda tutmak ve Çin'de yasayan Türkleri Ötüken'e çekerek bütün Türk boylarini Göktürk birligi içinde toplamakti.Kapgan Kagan, düzenledigi seferler sonucunda Göktürk Devleti'ni yeniden eski sinirlarina ulastirdi. Kapgan Kaganin ülke yönetiminde giderek sert bir tutum almasi, ayaklanmalara neden oldu. Çin, Göktürklerin karisiklik içerisinde olmalarini firsat görüp diger Türk boylarini da kiskirtmaya basladi. Türgislerin ve Karluklarin ayaklanmalari güçlükle bastirildi. Kapgan Kagan, son olarak Oguzlarin ayaklanmasini bastirdiktan sonra, Ötüken'e dönerken öldü.
BILGE KAGAN:Kapgan Kagandan sonra Ilteris Kagan'in oglu Bilge hükümdar oldu. Bilge Kagan, devleti kardesi Kül Tekin ile birlikte yönetti. Devletin kurulusunda önemli yeri olan Tonyukuk, vezir olarak göreve getirildi. Tonyukuk, Bilge Kaganve Kül tekin'in basarilarinda önemli bir yere sahipti. Tonyukuk, Çin'de dogmus ve büyümüs oldugundan, Çin'in Türklerle ilgili amaçlarini çok iyi biliyordu. Bu nedenle Göktürklerin, Çin ile olan iliskilerinde çok dikkatli olunmasi gerektigi üzerinde duruyordu.Bilge Kagan, ilk olarak iç ayaklanmalarla ugrasti. Bu ayaklanmalari, kardesi Kül Tekin ve Tonyukuk'un yardimlariyla bastirdi. Oguzlar, Karluklar, Uygurlar, Türgisler egemenlik altina alindi. Düzenlenen seferler sonucu Çin üzerinde baski kuruldu. Göktürkler, yeniden eski güçlerine kavustular.
II. GÖKTÜRK DEVLETI'NIN YIKILISI:Göktürklerin bu güçlü dönemi çok uzun sürmedi. 725 yilinda Tonyukuk'un, 731 yilinda Kül Tekin'in, 734 yilinda da Bilge Kaganin vefatindan sonra çikan ayaklanmalar, Göktürklerin zayiflamasina neden oldu. Bilge Kagan'in yerine geçen çocuklari, ülke yönetiminde basarili olamadilar. Hanedan üyeleri arasindaki anlasmazliklar, iç huzuru bozdu. Ülkede çika huzursuzluklardan yararlanan Türk boylari Uygurlar, Karluklar ve Basmiller birleserek ayaklandilar. Basmillerin baskanini kagan ilan ettiler (742). Basmiller, Göktürk hakani Ozmis'i ve daha sonra da son Göktürk hakani Po-mei'yi öldürüp Ötüken'i ele geçirdiler ve kendi kaganliklarini ilan ettiler. Ancak, bir süre sonra Basmil kagani, Uygurlar tarafindan ortadan kaldirildi. Böylece Uygurlar Göktürk Devleti'nin yerine kendi devletlerini kurdular. (745).
6- Avar Imparatorlugu
- Çinlilerin Juan-Juanlar diye adlandirdiklari Avarlar, 4. Yüzyilda Orta Asya'da bugünkü Mogolistan'da bir devlet kurmus olan Türk toplulugudur. 552 yilinda Göktürkler, Avar Devleti'ne son verince, Avarlarin büyük bir kismi batiya dogru göç etti. Bu arada Kafkasya'da bulunan Sibirleri 558 yilinda yikarak egemenlikleri altina alan Avarlar, kisa zamanda Tuna boylarini asarak Bizans'i yillik vergiye bagladilar. Daha sonra Bayan Han döneminde Avrupa içlerine dogru akinlar yaparak bugünkü Romanya ve Macaristan'i isgal ederek burada bir devlet kurdular (562). Avarlarin en önemli askeri etkinlikleri, 619 ve 226 yillarinda Istanbul'u kusatmalari oldu. Ikinci kusatma Sasanilerle birlikte yapildi. Her iki kusatmaninda basarisiz olmasi, Avarlarin zayiflamasina neden oldu. Yönetimleri altindaki kavimler isyana basladi. Asagi Tuna boylari Bulgarlarin eline geçti. Orta Tuna ve Sava bölgesi Slav irkindan gelen Hirvat-Slovenlerin, Bohemya bölgesi Çek ve Slovaklarin eline geçti. Ekonomik bakimdan da zayiflayan Avar devleti'ne 805 yilinda Franklar son verdiler.Avrupa'da 200 yil egemenlik kuran Avarlar, özellikle Slavlar üzerinde etkili oldular. Slavlar devlet örgütünü ve askerlik teknigini Avarlardan ögrendiler.
7- Hazar Imparatorlugu
- Bir Türk boyu olan Hazarlar, dogudan batiya dogru gelisen göç hareketlerinin yolu üzerinde bulunduklarindan, Sibirler basta olmak üzere, çesitli topluluklari içinde barindirmaktaydi. 558 yilindan sonra Kafkaslara egemen oldular. Göktürk Devleti'nin batida en uç kanadini olusturan hazarlar, I. Göktürk Devleti'nin yikilmasindan sonra bagimsiz duruma geldiler. 7. yüzyil basinda bagimsiz bir devlet kuran Hazrlarin baskenti Itil'di. Belencer ve Serender kentleri de diger önemli merkezleriydi. Hazarlar Dogu Avrupa'da düzenli ilk Türk devleti kuran Türk boyudur. Hazarlarda yöneticiler Museviligi kabul ettiler. 644 yilinda Sasani Devleti'ne son veren Araplar, Kafkasya'ya kadar ilerlemislerdi. Hazarlar ile Araplar arasindaki ilk savaslar Halife Osman zamaninda basladi. Emeviler zamaninda siddetlenen savaslar Abbasiler döneminde siddetini yitirdi. Hazarlar, Araplarin Dogu Avrupa'ya girislerini engelleyen bir unsur oldular.
8- Uygur Devleti
-
Hun soyundan geldikleri kabul edilen Uygurlar, ilk zamanlar Orhun ve selenga irmaklari çevresinde yasiyorlardi. Önceleri boylar halinde göçebe bir yasam süren Uygurlar, siyasi olusumlarini tamamladiktan sonra diger Türk topluluklarinin aksine, yerlesik düzene geçerek tarim ve ticaretle ugrasmislardir.Uygurlar, I. Göktürk Devleti zamaninda bu devlete bagli olarak yasadilar. 630 yilinda Dogu Göktürk Devleti'nin yikilmasindan sonra bagimsiz hareket etmeye basladilar. Uygurlar, Kapgan Kagan zamaninda yeniden Göktürklerin yönetimi altina girdiler.Uygurlar, Karluklar ve Basmiller ile birleserek 744'te II. Göktürk Devleti'ne isyan ettiler. Önce, Basmillerin beyi kagan ilan edilmisti. Bir süre sonra aralarinda çikan anlasmazlik sonucu Uygurlar, Basmilleri yenerek kaganligi ele geçirdiler (744). Böylece oymak iken devlet haline gelen Uygurlar ile yeni br Türk Devleti kurulmus oldu.Uygur Devleti'nin kurucusu Kutluk Bilge Kül Kagan idi. Orhun Irmagi kiyisinda Ordu-Balik (Karabalsagun) kentini kurarak, butayi baskent yapan Kutluk Bilge Kül Kagan 747'de vefat edince, yerine oglu Moyun Çur (Moyen-Çur) geçti. Bu tarihlerde Orta Asya egemenligini ele geçirme mücadelesi sonucu çikan Talas Savasi'nda Araplar karsisinda yenilgiye ugrayan Çin, bölgeden çekilmek zorunda kaldi (751). Bu durumdan yararlanan Uygurlar, Tarim havzasini ele geçirdiler. Ipek Yolu'nun buradan geçmesi, bölgenin tarima el verisli olmasi, Uygurlarin ticarete yönelmelerinde ve yerlesik yasama geçmelerinde etkili oldu.Çin'in yenilerek Orta Asya'dan çekilmesi, bu devletin zayiflamasina neden olmustu. Üst üste çikan iç isyanlar karsisinda zor durumda kalan Çin Imparatorlugu, bu isyanlari bastirmak için Uygurlardan büyük yardim görmüstü. Çin Imparatorlugu Moyen-Çur'un bu destegine karsilik, Çinli prenses göndermis ve Uygurlara her yil yüklü miktarda ipek göndermeye baslamisti. Moyun-Çur'un 759 yilinda vefati üzerine basa geçen Bögü Kagan zamaninda Uygurlarin, Çin ile ticari iliskileri gelisti. Bögü Kagan, 762 yilinda yardim için gittigi Çin'de mani dinini tanimis ülkesine dönerken Bazi mani rahiplerini de beraberinde getirmisti. Mani dini, Bögü Kagan zamaninda devletin resmi dini haline geldi.Bögü Kagan'dan sonra basa geçen Baga Tarkan (Alp Kutluk Bilge), Kirgizlari yenilgiye ugratti. Çin ile dostluk iliskilerini gelistirip ticareti arttirdi. Baga Tarkan'dan sonraki kaganlar zamaninda ülke iyi yönetilemedi. 89 yilinda yasanan siddetli kis mevsimi çok sayida hayvanin ölümüne yol açmis, bu durum ülkede büyük bir ekonomik sikintiya yol açmisti. 840 yilinda Uygur ülkesine giren Kirgizlar, Ordu-Balik kentini ele geçirerek Uygur Devleti'ne son verdiler. Bunun üzerine Uygurlar ülkelerinden göç etmeye basladilar. Uygurlardan bir kismi Çin'in Kansu bölgesine, bir kismi Dogu Türkistan dolaylarina yerlestiler.
KANSU UYGUR (SARI UYGUR) DEVLETI:Çin'in Kansu bölgesine yerlesen Uygurlar, Çin'e bagli olarak varliklarini devam ettirdiler. Uyurlarin yerlestikleri Kansu bölgesinde Budizm oldukça etkindi. Bu nedenle Uygurlar, eski dinleri olan Mani dinini burada uzun süre koruyamadilar. Askeri yönden bir varlik gösteremeyen Kansu Uygurlari, daha çok Çin ile ticari iliskilerde bulundular. Knsu Uygurlari 940 yilinda Kitanlarin, 1028 yilinda Tangutlarin, 1226'da Mogollarin egemenligine girdiler. Kansu Uygurlari günümüzde de Çin'in Kuzey bölgelerinde yasamaktadirlar.
DOGU TÜRKISTAN (TURFAN) UYGUR DEVLETI:Batiya dogru göç eden Uygurlarin büyük bir kismi Tanri Daglari çevresine yerlestiler ve 9. yüzyil ortalarinda burada bagimsiz bir devlet kurdular. Uygurlar, yerlestikleri bölgenin özellikleri geregi tarim ve ticaretle ugrastilar. Bu sirada Mani dininin yani sira Budizm de Uygurlar arasinda yayilmaya basladi. Karahanlilarin Islamiyet'i, Uygurlarin Budizm'i yaymak istemeleri, iki Türk devleti arasinda uzun savaslara neden oldu. 1209'da Mogol egemenligi altina giren Uygurlar, Mogol Imparatorlugu'nda önemli görevlere geldiler. Kültür ve uygarlik önünden Mogollari etkileyen Uygurlar, Mogollarin bir kisminin Türklesmesini (Çagatay ve Özbek Türkleri gibi) sagladilar.Dogu Türkistan Uygurlari, günümüzde Çin'in Uygur Özerk Bölgesi'nde yasamaktadir.
9- Karahanlilar
-
Karahanlilar tabiri, dogu ve bati Türkistan'da hüküm sürmüs olan ilk Islami Türk sülalesine, Avrupali oryantalistler tarafindan unvanlarindaki -kara- "kuvvetli" kelimesinin çok sik geçmesinden dolayi verilen bir isimdir. Bu sülale için ilmi eserlerde kullanilan diger bir isim, yine karakteristik bir unvandan dolayi, ilek (ilig) -hanlar tabiridir. Ayrica bu sülale çagdas Islam kaynaklarinda "al-Hakaniye, el-Haniye ve al-Afrasiyab" gibi isimlerle de anilmistir. Onlarin mensei hakkinda yedi muhtelif nazariye vardir. Karahanlilar tarihi üzerinde baslica otorite O. Pritsak bu sülaleyi, A-shi-na hanedaninin bir kolu olan Karluk hanedanina baglamaktadir. 840'da Uygur Devletinin Kirgizlar tarafindan yikilmasi üzerine Karluk Yabgusu kendisini bozkirlar hakiminin kanuni halefi ilan ederek Karahanlilar Devleti'ni kurdu. Bu devlet ülke ve milleti ikiye bölen Altay sistemine uygun olarak iki kagan idaresinde iki kisma ayrildi. Arslan Kara Hakan unvanini tasiyan dogu kisminin hakimi büyük kagan, bütün Karahanlilarin hükümdari idi ve Kara-Ordu'da yerlesmisti. Bugra Kara Hakan unvanini tasiyan bati kisminin hakimi ise ortak kagan olarak önceleri Taraz'da oturuyordu. Bu iki kagandan baska devlet idaresinde dört alt-kagan ile alti hükümdar vekili yer aliyordu.Bu hükümdarlar zümresi ayni hanedana mensup idiler ve birbirine bagli olarak kademe kademe yükselmekte idiler.
Bu konu ile ilgili baska bir görüse göre Karahanlilarin Türk devlet sistemine uygun olan "ikili teskilat" esasina göre idare edildigi ileri sürülmüstür. Buna göre; devlet dogu ve bati olmak üzere iki kisma ayrilmisti. Dogu kisminin hakimi büyük kagan, bütün Karahanlilarin hükümdari idi.Bati kismi ise büyük kaganin yüksek hakimiyetini tanimak kaydiyla bir baska hanedan azasi tarafindan idare ediliyordu. Devletin her iki kisminda "il" deyimi ile ifade edilen muhtelif vilayetler ise, hanedana mensup sehzadeler veya askeri valilerin idaresine veriliyordu. 1041-1042 yillarinda devlet, dogu ve bati olmak üzere iki Karahanli devletine ayrildiktan sonra da, her iki devlette bu ikili teskilat gelenegi bir süre daha devam etmisti.
Kaynak: ozturkler.com
10- Gazneliler
-
Gazne Devleti'ni, Samanogullarinin hizmetinde bulunan Türk komutanlarindan Alp Tigin kurdu. Samanogullari Devleti'nin yanibasinda, Afganistan'da bulunan Gazne'yi kendine baskent yapti. Ölümünde yerine oglu geçtiyse de ordu komutanlarindan Bilge Tigin ile Sebük Tigin yönetime elkoydular.Bilge Tigin'in ömrü kisa sürdü, ama Sebük Tigin, Gazne Devleti'ni güçlendirerek sinirlarini genisletti. Gaznelilerin en parlak dönemi Sebük Tigin'in oglu Mahmut zamanidir. Mahmut döneminde Gaznelilerin siniri doguda Ganj Nehri'ne, batida Mezopotamya ve Kafkasya'ya kadar dayaniyordu. Mahmut, Hindistan'i yagma ederek getirdigi hazinelerle Gazne kentini zenginlestirdi. Camiler, medreseler yaptirarak, ünlü bilginleri, sairleri yanina çagirarak Gazne'ye ün kazandirdi.Ömrünün son yillarini, gittikçe Horasan dolaylarinda güçlenen Selçuklularla ugrasarak geçirdi. Son Hindistan Seferi'nden dönüsünde öldü. Mahmut'un ölümünden sonra yerine geçen oglu Mesut babasinin yerini tutamadi. Selçuklularin karsisinda tutunamadi; Dandanakan'da üç gün süren çetin savasta büyük bir yenilgiye ugradi (1040). Horasan ve Irak'i onlara birakmak zorunda kaldi. Mesut'tan sonra gelen Gazne hükümdarlari devleti bir süre daha sürdürdülerse de basarili olamadilar. Gazne Devleti, Afganistan'in yerlileri olan Gurlular tarafindan 1187 yilinda ortadan kaldirildi.
Gaznelilerde Sanat: Gaznelilerden günümüze kalan en önemli sanat eseri, Afganistan'in Büst kentindeki Lesgeri Bazar Sarayi'dir. Son yillarda, gene ayni çevrede cami kalintilari da bulunmustur. Mimarlik yaninda süsleme sanatlari da Gaznelilerde önem kazanmisti. Buna yazi sanatina duyulan ilgiyi de eklemek gerekir: kûfi yazi en olgun biçimini Gazneli Sultan Ibrahim (1059-1099) döneminde almistir. Gazneli sanati Selçuklu ve Hint sanatlarini etkilemistir.
Gazneli Mahmut:Dogu dünyasinin büyük hükümdarlarindan biri olan Gazneli Mahmut (967-1030), babasinin ölümü üzerine kardesini öldürerek tahta geçti. Hindistan'a 17 kez sefer yapti. Devletin sinirlarini çok genisletti, Iranli ünlü sair Firdevsi, Sehname'sini ona sunmustur.
Kaynak:tarihsayfam.com
11- Büyük Selçuk Imparatorlugu
- BÜYÜK SELÇUKLU DEVLETI'NIN KURULUSU
SELÇUK BEY DÖNEMI:
Büyük Selçuklu Devleti'nin kuruculari, Türklerin büyük bir kolu olan Oguzlardir. Oguzlar Aral Gölü ile Seyhun Irmagi dolaylarinda yerlesmisler ve "boy"lar halinde örgütlenmislerdi.
Büyük Selçuklu Devleti'ne adini vermis olan Selçuk Bey, Oguz Yabgu'suna bagli Subasi (askeri sef) idi. Bir süre sonra Selçuk Bey'le Yabgu'nun arasi açildi. Bunun üzerine Selçuk Bey, Yabgu'nun hizmetinden ayrilarak Asagi Seyhun bölgesindeki Cend kentine gelip yerlesti(X. Yüzyilin son çeyregi) ve burada kendine bagli Oguz boylariyla birlikte Müslüman oldu. Bundan sonra Oguzlar Islamiyeti kabul etmemis olan Türklerle ve öteki Oguzlarla savastilar. Oguzlar devleti tahsildarlarini:"Kâfire haraç verilmez." diyerek Cend'den kovdular ve vergi vermeyi reddettiler. Böylece Cend kenti, Oguz Yabgu'suna bagimliliktan çikarken Selçuk Bey'in de ünü yayildi. Daginik halde yasayan birçok Oguz boy ve oymagi Müslümanligi kabul ederek onun etrafinda toplanmaya basladi.
Selçuk Bey, Samanogullari Devleti'ne basvurarak kendisine bir yurt vermesini istedi. Karahanlilar ve Gaznelilerle savas halinde olan Samanogullari da Selçuklularin kendilerine yapacaklari yardimlara karsilik Buhara yakinindaki Nur kasabasini Oguzlara verdiler. Selçuk Bey kendisine bagli Oguzlarla birlikte Maveraünnehir'e girdi ve bir uç beyi olarak Nur kasabasina yerlesti. Selçuklular; savas halinde bulunan Karahanlilar ve Samanogullari arasinda siyasi ustaliklari ve savasçiliklariyla varliklarini gelistirdiler. Samanogullari Devleti içindeki taht kavgalarindan yararlanarak Maveraünnehir bölgesiyle ilgilenmeye basladilar. Karahanlilarin, Samanogullari Devleti'ne son vermelerinden sonra (999) Oguzlarin bölgedeki etkinlikleri de iyice artti. Selçuklu toplulugunu yeniden teskilatlandiran Selçuk Bey 1007 yilina dogru (bazi kaynaklara göre 107 yasinda) öldü.
TUGRUL VE ÇAGRI BEYLER
Selçuk Bey'in ölümünden sonra Oguzlar arasindaki birlik bozuldu. Oguzlarin bir kismi Selçuk bey'in büyük oglu Aslan Bay'in, bir kismi da Selçuk bey'in torunlarindan Çagri ve Tugrul Beylerin etrafinda toplandilar. Gazneli Mahmut bir bahane ile Aslan bey'i yanina çagirtti ve tutukladi. Aslan Bey'in tutukluyken ölmesi üzerine Oguzlar, Tugrul ve Çagri Beylerin etrafinda toplandilar.
Bu sirada Maveraünnehir'i ellerine geçirmis olan Karahanlilar, Oguzlar'i buradan atmak istediler. Ceyhan'i asarak Horosan'a giren Selçukogullari, bu sefer de Gazneliler'in saldirilarina ugradilar. Bu ortamda, Oguzlarin bir kismi Selçukogullarini terk etti. Tugrul ve Çagri Bey'lerin yanlarinda çok az bir kuvvet kaldi. Buna ragmen Tugrul ve Çagri Bey mücadeleye devam etti, her yana akincilar gönderdi. Büyük kentlerdeki dinsel inançlari kuvvetli çevrelerle iliski kurdular. Gaznelilerin kötü yönetiminden ve agir vergilerinden bunalan halkin onlari desteklemesi üzerine Merv ve Nisabur kentlerini ele geçirdiler. Tugrul Bey Nisabur ketinde kendi adina hutbe okuttu ve bagimsizligini ilan etti (1037). Böylece Büyük Selçuklu Devleti'nin temeli atilmis oldu.
DANDANAKAN SAVASI (1040)
Selçuklularin Horosan'a yerlesmesi ve Tugrul Bey'in kendi adina okutmasi üzerine Gazne hükümdari Mesut, harekete geçti. Sultan Mesut 1038 kisinda kalabalik bir orduyla yola çikti.
Tugrul ve Çagri Beylerin kuvvetleri Gaznelilere göre daha zayifti. Bu nedenle dogrudan savasa girmeyerek geri çekilme taktigi uyguladilar. Gazne ordusunu çölün ortalarina çekerken bir yandan da sulari kestiler, çaylarin yataklarini degistirdiler. Otlaklari yok ettiler. Böylece Gazne ordusunu susuz ve otlaksiz biraktilar. Sonunda Merv ve Serhas kentleri arasinda Dandanakan denilen yerde iki ordu savasmaya basladi. Kollar halinde dalga dalga saldiran Selçuklu atlilari karsisinda, Gazne ordusu dagildi. Mesut güçlükle kaçarak canini kurtarabildi (1040).
Dandanakan Savasi Türk Tarihinde bir dönüm noktasidir. Türkmenler tarih sahnesine bu savisin ardindan çikmislar ve Horasan'in fethi baslamistir.
Bu savastan sonra Tugrul Bey hükümdar ilan edildi ve "sultan" unvanini aldi.
Tugrul Bey, az zamanda Horasan, Toharistan ve Cürcan'i ele geçirerek buralarda Gazne egemenligine son verdi. Daha sonra Iran'a yöneldi. Iran ve Azerbaycan'i alarak Tahran yakinindaki Rey sehrini baskent yapti. Bundan sonraki amaci Bagdat'a, Azerbaycan'a, Ermenistan'a ve Anadolu'daki Bizans'a giden yollari ele geçirmekti.
PASINLER SAVASI
Dogu Anadolu'ya yönelen Selçuklularla Bizanslilar arasindaki ilk büyük çarpisma Pasinler ovasi'nda (Erzurum yakinlarinda) meydana geldi. Bizanslilar, Gürcülerin destegine ragmen yenildiler. Selçuklular bu zaferden sonra Dogu Anadolu'ya yayildilar.
ABBASI HALIFESIYLE ILISKILER
Rey bölgesine yerlesen Tugrul Bey, iktidarinin halife tarafindan taninmasini ve yüksek unvanlarin verilmesini istedi. Halife Biemrillah, Bagdat'taki Siî Buveyhoglu iktidarinin baskisindan kurtulmak ve özellikle Abbasi Devleti'ni yikma çabasindaki Misir Fatimi Devletine son vermek için Selçuklulardan yararlanmayi düsünüyordu. Bu nedenle Tugrul Bey'e "Sultan" unvani ve para basma hakki verdi. Onu; Bagdat'a davet etti. Çagriyi kabul ederek Tugrul Bey'de çagriyi kabul ederek (1055) Buveyhogullarini buradan uzaklastirdi.
Tugrul Bey'in; Selçuklu Beylerinden birinin çikardigi isyani astirmak üzere Bagdat'tan ayrilmasi üzerine Buveyhogullari Bagdat'a yeniden egemen oldular. Bunun üzerine Tugrul Bey yeniden Bagdat'a döndü ve Buveyhogullarini tamamen ortadan kaldirdi. Bunun üzerine halife kendisine dinin diregi (Rüknüd-din) unvanini verdi. Tugrul Bey, halifenin kiziyla da evlenerek bu yolla ününü daha çok arttirdi.
Tugrul Bey'in Selçuklu tarihindeki yeri çok büyüktür. Göçe bir toplulugu devlet düzenine yükseltmis ve daha sonra Imparatorluga dönüstürmüstür.
SELÇUKLULARI BASARIYA GETIREN ETMENLER
Selçuklular kisa sürede Akdeniz'den Afganistan'a ve Semerkant içlerine kadar genis bir cografyaya egemen oldular. Bu basarilarinin sebebi Horasan ve diger Islam eyaletlerinin durumunu ve ihtiyaçlarini iyi degerlendirmeleridir. Otlak ve geçim sikintisiyla Islam ülkesine akan Oguzlarin yol açtigi, yikim ve anarsiyi önlemekte; Gazne Devleti yetersiz kaldi. Bu nedenle ticaret ve tarim geriledi. Tarim ve ticaret kentlerinden olusan Horasan bu durum karsisinda Oguz gücüne siginmaktan baska çare bulamadi. Esnaf can ve mal güvenliginin saglanmasina karsilik, vergi ödemeye ve Selçuklu yönetimini kabule hazirdi. Selçuklulardan beklenene; Kuzeyden Türkmen (Oguz) sizmalarini önlemek ve Iran'a sizmis Türkmen topluluklarini ve köy-kasabalarda türeyen basibozukluluklari disiplin altinda tutmakti.
Selçuklular, hazir kadro buldular ve bu kadroya dayanarak hazir bulduklari toplumsal düzeni korudular.
Horasan kentlerine askeri garnizonlar yerlestirildi. Bu askeri kuvvetlerin basinda Sahne denilen askeri komutanlar vardi. Bunlar kentin ve çevrenin güvenligini saglamakla görevliydi.
Islam ülkesinin dogu bölgesinde bir asayis ögesi olarak ortaya çikan Selçuklularin genislemesi bu nedenle kolaylasti.
ANADOLU'YA YÖNELIS
Selçuklular, göçebe Türkmenleri (Hem yerlesim bölgelerinden uzaklastirmak hem de onlarin gereksinimlerini karsilamak için) Anadolu'ya yönelttiler. Ibrahim Yenal Bey ve Kutalmis Bey bu fetihleri yönlendirmekte görevlendirildi. Anadolu'da durum Türklerin buraya girmeleri açisindan çok elverisliydi. Bizans savunmasi Anadolu'da çok zayifti. Bizans ordusu iç siyasal çatismalar ve iç isyanlarla oldukça zayiflamisti. Anadolu'daki yöneticiler birbirlerine düsmüslerdi. Hiristiyanlarin agir zirhlarina; kargi ve baltalarina karsilik Türkmenler daha çevik bir atli kuvvete ve ok gibi öldürücü silahlara sahipti. Yönetimden hosnut olmayan halk da isgale karsi çikmaya gönülsüzdü.
Türkmenler XI. Yüzyilin ilk yarisindan itibaren Ermenistan'i, Erzurum'u, Trabzon'u ve Murat suyu vadisini yagmaladilar. Saldirilar her geçen yil daha da batiya kaydirildi.
ALPARSLAN VE MALAZGIRT SAVASI (1071)
Tugrul Bey'in oglu yoktu. Bu nedenle ölünce yerine kardesi Çagri Bey'in ogullarindan Süleyman Bey geçtiyse de, Horasan Valisi olan Alparslan ayaklanarak halk ve askerin destegiyle Süleyman Bey'i tahttan indirdi ve tahta geçti (1063).
Babasindan miras kalan Horasan ile amcasindan miras kalan Iran ve Mezopotamya'yi birlestiren Alparslan önce Azerbaycan, Gürcistan taraflarini ve Bizans Imparatorlugu'na bagli olan Ermenistan'i fethederek Anadolu'ya girdi. Van gölü çevresini aldiktan sonra Güney Dogu Anadolu'daki emirleri de kendine bagladi.
Tugrul Bey zamaninda baslayan Anadolu'da yerlesme faaliyeti Alparslan zamaninda daha da artarak sürdü. Türkmenler Orta Anadolu'ya büyük çapta saldirilarda bulundular. Anadolu'nun içlerine kadar girerek yagma ettiler. Birkaç yil içerisinde Aras bölgesinin tamamini, Firat nehrinin iki kolunun kaynaklarina kadar olan bölgeleri ve Malatya'yi yagmaladilar. 1059'da bir grup Sivas'a kadar uzandi.
Alparslan, Türkmen akinlarinin yardimiyla 1064'te Ermeni Kralligi'nin baskenti Ani'yi aldi. Daha sonra Misir'daki Fatimiler üzerine bir sefere çikarken Bizans Imparatoru Romanos Diogenes'in büyük bir orduyla Dogu Anadolu'ya yürüdügünü haber alinca geri döndü.
Bizans Imparator'u Romanos Diogenes, Türklere silahli güçlerle karsi koymaya kararliydi. Bu nedenle büyük bir ordunun basinda Ermenistan üzerine sefere çikti. Türklerin eline geçen bütün sehirleri geri aldi ve Malazgirt'i yakip yikti.
Alparslan, baris isteginde bulunduysa da bu teklifi imparatorca reddedildi. Bunun üzerine o da savasa hazirlandi.
Her iki ordu, Van Gölü'nün batisindaki Malazgirt'te karsi karsiya geldi. Burada tarihin en kanli savaslarindan biri oldu.
Türk akincilari önce kaçiyormus gibi yaptilar ve geri çekilirken Bizans ordusuna pusu kurdular. Daha sonra saldiriya geçtiler. Savasin en atesli zamaninda Bizans ordusundaki Peçenek ve Uz Türkleri Selçuklularin tarafina geçti. Türkmenlerin manevra yetenekleri, ok ve yay kullanmaktaki üstünlükleri Bizans ordusundaki karisiklikla birlesince Bizanslilar çözüldüler. Çok agir kayiplar verdiler. Imparator tutsak edildi.
Alparslan istese, fazla bir engelle karsilasmadan Anadolu'nun önemli bir bölümünü ele geçirebilirdi. Çünkü Malazgirt Savasi'yla Anadolu'yu savuna en büyük güç yenilmis ve Türklere Anadolu'nun kapisi açilmisti. Ancak Alparslan Anadolu'nun fethini komutanlarina birakti. Imparatordan dostluk sözü aldi ve onu fidye karsiligi serbest birakarak geri döndü. Isyan eden Karahanli Türklere karsi Ceyhun içlerinde bir sefere çikti. Önce kendisine isyan eden, sonra siginan Yusuf adli bir kale komutanini öldürmek isterken, bu kisi tarafindan öldürüldü (1072).
Malazgirt savasindan sonra Türkmenler Anadolu'ya akmaya basladilar. Daha önceki akinlar geçiciydi ama Malazgirt'ten sonrakiler Anadolu'yu yurt edinmeye yönelikti. Böylece Anadolu'nun Türklesmesi süreci basladi.
MELIKSAH DÖNEMI (1072-1092)
Alparslan'in ölümünden sonra yerine oglu Meliksah geçti. Meliksah çocuk denecek yastaydi. Bu nedenle devlet islerini ünlü bas vezir Nizamülmülk yürütüyordu. Mliksah döneminde yine de Selçuklu devleti önemli gelismeler gösterdi. Meliksah, Anadolu Selçuklu devleti'nin kurulusunu kendisi için bir tehdit olarak görüyordu. Bu nedenle Anadolu'da etkinligini arttirdi. Birçok Türkmen Beyi'ni kendine bagladi. Anadolu Selçuklulari ancak baskent Konya ve yakin çevresiyle Orta ve Dogu Anadolu'nun birkaç yöresini ellerinde tutabildiler.
Meliksah döneminde Selçuklu Devleti giderek eski gücünü kaybetmeye basladi. Suriye ve Misir'da Fatimiler etkinliklerini devam ettiriyorlardi. Batinî denilen yeni bir mezhebin mensuplari Iranlilik ruhuyla hareket edip Türk büyüklerine karsi suikastlar düzenliyorlardi. Hazar Denizi güneyindeki Alamut kalesi'nde Hasan el Sabah tarafindan yönetilen Batinîler ülkede karisikliklarin yayilmasina neden oluyorlardi.
Eski Türk geleneklerine uyularak iktidarin hanedan üyeleri arasinda paylasilmasi da Selçuklulari zayiflatmaktaydi. Öte yandan göçebe Türkmenler de düzeni bozuyorlardi.
Ünlü vezir Nizamülmülk'ün Batinîler tarafindan öldürülmesi anarsi ve çözülme basladi. 1096'da baslayan Haçli Seferleri'nin de etkisiyle Önasya, 12. ve 13. yüzyillara kadar süren bir anarsi ve çözülme dönemine girdi. Doguda Büyük Selçuklu Imparatorlugu'nun yerini bir dizi küçük Türkmen devleti aldi.
Bu devletlerin kiminin basinda göçebe ordulariyla asiret reisleri, kiminin basinda ise çöküntü halinde bulunan sultanligin atadigi askeri liderin (Atabeylerin) gözetimi ve denetimi altinda Selçuklu prensleri bulunuyordu. Son büyük Selçuklu Hükümdari, Sultan Sancar'dir. Sultan Sancar Horasan bölgesinin yönetimini üstlenerek Mogollarla mücadele etti. Ancak, Sultan Sancar'in ölümünden sonra (1157) Mogollarin önündeki bu engel de kalkti ve Mogol istilasi dalga dalga, Anadolu'ya yayilmaya basladi.
BÜYÜK SELÇUKLU DEVLETINDE KÜLTÜR VE UYGARLIK
DEVLET VE ÜLKE YÖNETIMI
Selçuklu Devleti Türk ve Islam köklerine dayanan kurumlarin birlesmesiyle meydana gelmisti.
Devlet ve memleket hükümdar ailesinin ortak mali sayilirdi. Bu nedenle hanedan prensleri bulunduklari yerlerde bagimsiz bir hükümdar gibi hüküm sürerlerdi. Ancak merkezi yönetimde Abbasileri örnek almislardi. Vezirlik, Divan vb. kurumlar Selçuklularda da vardi.
Imparatorluk 12 eyalete ayrilmisti. Eyaletlerin basinda valiler bulunuyordu. Selçuklu Devleti'nin idari, askeri ve mali teskilatinda, Islam geleneklerine uyuldu.
ORDU
Selçuklularda ordu, devletin temeliydi. Selçuklu ordusunun büyük bir bölümünü aylikli ve toprakli askerler olusturuyordu. Aylikli askerler kapikuluydu ve her an savasa hazirdilar. Yilda dört kez maas alirdilar.
Selçuklu devleti'nin en önemli kurumlarindan biri de ikta idi. Ikta yöntemi daha sonraki bütün Müslüman Türk devletlerinde kullanildi. Bu sisteme göre; ele gçirilen topraklarin gelirlerine göre gruplandiriliyor ve Sultan tarafindan subaylara asker beslemesi karsiliginda dagitiliyordu. Böylece devlet, hem maas vermekten kurtuluyor hem de büyük bir orduyu az bir masrafla finanse ederken tarim ve ticareti de korumus ve gelistirmis oluyordu.
Selçuklularda ayrica müfret adi verilen muhafiz alayi da önemliydi. Bu askerlerin görevi sultanin sahsini korumakti. Yine Sihna (surta) adi verilen polis teskilati da vardi. Bunlarin görevleri güvenligi saglamakti.
Selçuklu ordusunda mancinikli ve neftçi gibi teknik kitalar da vardi. Askerler; kiliç, yay, ok, zirh, topuz gibi silahlar kullanirlardi.
DIL VE EDEBIYAT
Selçuklular devrinde Islami Türk Edebiyati dönemi açilmistir. Bilimde Arapça, edebiyatta Farsça kullanilmis, Fars Edebiyati büyük ilerlemeler kaydetmistir. Ömer Hayyam rubaileriyle taninmistir. Nizamülmülk'ün ünlü eseri Siyasetname'dir. Imam Gazali dönemin büyük bilginlerinden olup fikih, kelam ve tefsire ait birçok eser yazmistir.
Medreseler konusuna özel ilgi gösterdiler. Gelistirdikleri medreselerde ögrenciler yetistirerek yönetici ihtiyaçlarini karsiladilar. Medreselerin en önemlisi Nizamülmülk'ün Bagdat'ta açtigi Nizamiye Medresesi'dir. Basta Imami Gazali olmak üzere devrin en ünlü bilginleri bu medresede ders veriyordu.
SANAT
Selçuklular devrinde çok sayida cami, medrese, kervansaray ve köprü yapildi. Selçuklu yapilari eski Türk yapi sanati ile Iran ve Arap yapi sanatlarinin kaynasmasi sonucu olusan mimari tarzin baslangici olan devrin eserleridir. Selçuklularin en önemli yapi tipi medresedir. Medreseler ilk defa, Alparslan ve Meliksah dönemlerinde ünlü veziri Nizamülmülk tarafindan yaptirildi (XI yüzyil).
EKONOMI
Halkin bir kismi göçebeydi ve hayvancilikla geçiniyordu. Kentlerde; tarim, ticaret ve zanaat gelismisti. Selçuklular, ticaret güvenligini saglamis, kervanlari koruyarak, kervansaraylar yaparak ticareti gelistirmislerdi.
Yün ve pamuk dokumaciligi ileriydi. Loncalarda meslek tekeli vardi, belirli dükkan ve imalathane sayisina göre belirli usta ve isçi çalistirilirdi.
12- Harzemsahlar
-
Aral Gölü'ne dökülen Ceyhun Irmagi'nin güney bölgesine Harzem(Harizm) denir.Harzemsahlar, 12. yüzyilin ortalarinda Harezm'de kurulan bir Türk devletidir.Harzem, askeri ve ticari yönden önemli bir yerdi. Ipek Yolu üzerinde bulunmasi, buranin önemini daha da arttiriyordu. Harzem'i, önceleri Büyük Selçuklu Devleti'ne bagli valiler yönetiyordu. 12. yüzyilin ortalarindan itibaren bagimsizligini kazanan Harzemsahlar Devleti, 13. yüzyilin baslarinda büyük bir devlet haline geldi. Daha sonra ülke, Mogol istilasina ugradi. Celalettin Harzemsah (1220-1231)Mogollarla sürekli olarak mücadele ettiyse de basarili olamadi.
Yassi Çemen Savasi (1230):Celalettin Harzemsah, Anadolu Selçuklulariyla iyi geçiniyordu. Ancak Dogu Anadolu üzerine bir sefer yapip Ahlat'i ele geçirince iki devletin arasi açildi.Yassi Çemen Savasi'da (1230) Anadolu Selçuklulari, Harzemsahlilari büyük bir yenilgiye ugrattilar.Mogol istilasina fazla dayanamayan Harzem Devleti 1231'de Celalettin Harzemsah'in da ölümü üzerine dagildi.Harzemsahlar da Büyük Selçuklu Devleti'ni örnek alarak örgütlenmislerdi.Harzemsahlarda bilim dili olarak Arapçayi, resmi dil olarak Farsçayi kullaniyorlardi. Sarayda, orduda ve göçebe halk arasinda Türkçe konusuluyordu.
13- Altinordu Devleti
- Altin Orda Devleti, Mogollarin kurdugu devletlerden biridir. Kazan ve çevresinde bulunan Kazan Türkleri medeniyeti ve Türk kitlesinin yogunlugu karsisinda Mogol Altinorda yöneticileri, gittikçe Türklesmislerdir.Altinorda Devleti olarak da bilinen bu devlet, 13.-16. yüzyillarda Dogu Avrupa ile Idil Nehri boylarinda egemen olmustur. Mogol Imparatoru Cengiz Han ölmeden önce topraklarini ogullari arasinda paylastirmisti. Seyhun Irmagi ile Balkas Gölü'nün batisindaki yerleri büyük oglu Cuci Han'a vermisti. Cuci Han'in küçük oglu Batu Han, batiya dogru giristigi seferlerle bu topraklari genisletti. Cuci'nin topraklari sonradan Batu Han ile agabeyi Orda Han arasinda paylasildi. Balkas ile Aral gölleri arasindaki ve Seyhun Irmagi'nin güneyindeki yerler Orda'ya verildi. Harezm ve yeni alinan topraklar Batu'nun yönetimine birakildi. Orda'nin yönetimindeki dogu bölgesine Ak Orda , Batu'nun yönetimindeki bati bölgesine de Gök Orda adi verildi. Gök Orda sonradan Altin Orda olarak adlandirildi. 1242'de Altin Orda Devleti'ni kuran Batu Han, Idil Nehri'nin asagi havzasindaki Saray kentini kendine baskent edindi ve topraklarini genisletti. 1256'da Batu Han öldügünde devletin sinirlari Kipçak Bozkiri'ni (Dest-i Kipçak), Idil'in asagi ve orta havzasini, Seyhun ve Idil irmaklari arasindaki Aral Gölü yöresini, Kafkaslarin Azerbaycan'a kadar olan kesimini kapsiyordu. Altin Orda Devleti, Lehistan (Polonya) ve Litvanya'yi vergiye baglamisti.
Batu Han'in yerine Berke Han geçti. Berke Han, Islam dinini benimsedi ve Mogollarin bir baska kolu olan Ilhanlilarla savasti. Bulgaristan'da Bizans ordusunu yendi. 1260'ta, ortaçagin en büyük kentlerinden biri sayilan Saray Berke kentini kurdu. Berke Han'in ölümünden sonra Mengü Timur Han, Özbek Han ve Canibek Han Altin Orda Devleti'nin gücünü korudular. Canibek Han'in ölümünden sonra taht kavgalari basladi. Toktamis Han 1380'de Timur'un destegiyle tahta çikarak bu çatismalara son verdi. Daha sonra Timur'un Altin Orda topraklarina sefer düzenlemesi ve taht kavgalarinin yeniden baslamasi Altin Orda Devleti'ni güçsüz düsürdü. Bu kavgalarla parçalanan Altin Orda Devleti topraklarinda Kazan Hanligi, Kirim Hanligi, Astrahan Hanligi, Nogay Hanligi ve Sibir Hanligi kuruldu. Kalan topraklari Kirim Hanligi ele geçirdi ve 1502'de Altin Orda Devleti tarihten silindi.Altin Orda Devleti'de yönetsel konular soylularin olusturdugu Kurultay'da görüsülür ve karar baglanirdi. Topraklar ve otlaklar Mogol soylularinin elindeydi. Halk bu topraklari isler, ürünlerin belirli bir bölümünü bagli olduklari beye verirdi. Göçebe bir toplumdan gelen Altin Orda hükümdarlari, göçebeleri yerlesik düzene geçirmeye çalistilar. Asagi Idil'de 20'den çok kent kurdular. Bu kentlerin en büyügü olan Saray Berke'nin nüfusunun 100 binden daha fazla oldugu sanilir.
14- Büyük Timur Imparatorlugu
- Timur Imparatorlugu'nun kurucusu olan Timur, Çagatay Hanligina son vererek Imparatorlugun temelini atti(1369). Daha sonra Harzem bölgesini, Dogu Türkistan'i Irak ve Güney Anadolu'yu, Kuzey Hindistan'i ele geçirerek devletini, büyük bir imparatorluk haline getirdi.1402'de Ankara Savasi'nda Yildirim Beyazit'i yenerek Anadolu'yu da egemenligi altina aldi.Timur, han soyundan gelmedigi için Cengiz ailesinden birini kukla hükümdar olarak yaninda bulunduruyor kendisi de emir unvanini kullaniyordu. Devlet teskilatini diger Türk-Islam devletlerinde olan gibi kurmustu.Baskent Semerkant, bu dönemde Ortaçagin en gelismis kentlerinden biri haline geldi.Armut biçimli yüksek kubbeler, bu devir sanatinin tipik özelliklerindendir.Timur'un torunlarindan Ulug Bey, dönemin ünlü uzay bilimcilerindendi. Ünlü Osmanli matematikçisi ve bilim adami Ali Kusçu, Ulug Bey'in ögrencisidir. Yine, Timur'un torunlarindan Hüseyin Baykara zamaninda yetisen sair ve bilginlerden Ali Sir Nevai Türk dilinin önemli eserlerinden Muhakemet-ül Lûgateyn'i yazmistir.
15- Babür Imparatorlugu
- Timur'un soyundan gelen Babür, Hindistan'a gelerek Pencap bölgesini, Delhi ve Agra'yi alarak Imparatorlugunu kurdu (1526). Agra'yi baskent yapti.Babür 1530'da öldü. Ogullari ve torunlari zamaninda Imparatorlugun sinirlari genisledi, Hindistan'in önemli bir bölümünü içine aldi. Babür Imparatorlugu, Hindistan'da ilk kez birligi sagladi.Hint Deniz Yolu'nun bulunmasindan sonra Portekizliler ve daha sonra (17. yüzyilda) Ingilizler gelerek Hindistan'i sömürgelestirdiler. Zayiflamis olan Babür Devleti Ingilizler karsisinda geriledi ve 1857'de de tamamen ortadan kalkti.Günümüzde de varligini sürdüren essiz sanat yapitlarindan olan Tac-Mahal, Babür hükümdarlarindan Sah Cihan tarafindan yaptirilmistir. Bu eserin yapimina, IV. Mehmet'in Istanbul'dan gönderdigi bir mimarda katilmistir.
16- Osmanli Imparatorlugu
-
Bazi tarihçilere göre Osmanli Devletinin kurucusu Osman Bey'in babasi Ertugrul Gazi, Onun babasi Gündüz Alp (Veya Süleyman Sah) Onun babasi Kaya Alp, Onun babasi Gündüz Alp'tir. Bu soylu aile Oguz Türklerinin 24 boyunun en soylusu olan Kayi asiretinin reisi olarak bulunuyordu. Osman Bey'in babasi Ertugrul Gazi, Selçuklu Sultani Sultan Alâaddin tarafindan Bizans sinirina bir uç beyi olarak tayin edilmisti. Ertugrul Gazi'ye yurt olarak verilen yer bugünkü Bursa, Kütahya ve Bilecik vilâyetlerinin sinirlarinin birlestigi yerdir. Sonradan Sögüt kasabasi Bizans'tan alinarak merkez yapilmistir. Selçuklu Devletinde Uç Beyliklerinin vazifesi devletin sinirini korumak ve Hiristiyanlara karsi cihat etmekti.Ertugrul Bey 1281 senesinde vefat etti. Yerine çok üstün kabiliyetlerinden dolayi ailenin en küçük oglu olmasina ragmen ittifakla Osman Bey seçildi ve Uç Beyi oldu.Osman Bey üstün siyaset ve savas kabiliyeti ile komsulari bulunan Bizans tekfurlari ile zaman zaman dostluk kurdu, bazan da savasti. Kisa zamanda Bizans'tan hüyük topraklar elde etti.Bursa ve Iznik fetholundu. Yarhisar ve Karacahisar tekfurlari ile birlik kurdu. Bunun üzerine Osman Bey, Iznik üstüne yürüdü. 1288 de Karacahisar'i ele geçirdi. Kalenin kilisesi camiye çevrilerek Osman Bey adina hutbe okundu ve kadi tayini yapildi. Osman Bey, Bilecik ve Yarhisar kalelerini aldi. (1299) Yarhisar tekfurunun kizi Nilüfer'le oglu Orhan Bey'i evlendirdi. Birinci Murad ile Süleyman Pasa bu evlilikten dünyaya geldiler Osman Bey 1299'da bagimsizligini ilân etti. Gazilere timarlar verdi. Kalelere subasi, dizdar ve kadi tayin etti.1301'de Yenisehir ile Yundhisar'i aldi ve Yenisehir'i merkez yapti.Bundan sonra Yenisehir çevresindeki köy ve kasabalari alan Osman Bey, 1303'de Iznik'i kusatti. Bursa tekfurunun topladigi birligi dagitti.Sonra da bu Sehri aldi. (1326) Osman Bey, Bursa'nin fethinden sonra ayni senede vefat etti.Osman Bey'den sonra yerine oglu Orhan Bey geçti. Orhan Bey de fetihlere devam etti. Bizanslilardan Iznik ve Izmit'i aldi. Iznik kusatmasi sirasinda kalenin yardimina gelen Bizans ordusu yenildi ve Karesi Beyligi, Osmanlilarin eline geçti. Bizans Imparatoru olmak isteyen Kantakuzenos'a yardim gönderildi. Sonra sirasiyle Çimbi Kalesi, Gelibolu, Bolayir, Malkara, Çorlu ve Tekirdag ele geçirildi. Ankara ahilerden alindi.Osmanli Devletinde para ilk defa bu devirde basildi.Orhan Gazi 1362'de ölünce yerine oglu I. Murad geçti. Ankara ahileri' Sehire hâkim oldular. I. Murad hemen Ankara üzerine yürüdü ve sehri geri aldi. (1363) Sonra Çorlu ve Lüleburgaz'i ele geçirdi. Kumandanlarindan Evranos Bey ve Haci Ilbeyi de Malkara, Kesan, Ipsala, Dedeagaç ve Dimatoka'yi Osmanli topraklarina kattilar. Lala Sahin Pasa da Edirne'yi aldi. Filibe ve Gümülcine de Osmanlilarin eline geçti. Bunun üzerine Haçlilar Edirne'ye yürüdüler. Fakat Haci Ilbeyi Haçlilari perisan etti.Sonra Kizilagaç, Yanbolu, Ihtiman, Samokov, Aydos, Karnabat, Sozapol ve Hayrabolu alindi. Bulgar Krali, Osmanli himayesine girdi. Kizkardesi Prenses Marya'yi I. Murad'a verdi.Çirmen'de Sirplar yenilgiye ugratilinca (1371), Sirp despotu Osmanlilara baglandi ve yilda 50 okka gümüsle, savaslarda yardimci asker vermeyi kabul etti. (1381) I. Murad, sonra Bursa'ya döndü. Oglu Bayezid'i,Süleyman Sah'in kiziyla evlendirdi. Kütahya, Tavsanli, Simav ve Emet gelinin çeyizi olarak Osmanlilara verildi. Aksehir, Yalvaç, Yenisehir, Karaagaç ve Egridir Hamidoglu Hüseyin Bey'den satin alindi. 1385'de Timurtas Pasa, Istip, Manastir ve Ohri'yi ele geçirdi. Bulgaristan'da Sofya ve Nis Osmanli hakimiyetine geçti. Sirp Krali ve Bosna Krali, Hirvat ve Arnavut Prensleri, Osmanlilara karsi birlesti ve 30.000 kisilik bir kuvvetle, Timurtas Pasa'yi Plosnik'te yendiler.Bundan yararlanmak isteyen Avrupa'lilar, Haçli Birligi kurdular.I. Murad, daha Haçlilar birlesmeden Ali Pasa ile Bulgar Kralini ve Dobruca Prensinin kuvvetlerini yenerek onlarin Haçlilarla birlesmesini önledi. (1388) Sonra I. Murad Rumeli'ye geçti ve iki ordu Kosova'da karsilasti. Haçlilar yenildi. Savastan sonra I. Murad bir Sirpli tarafindan sehid edildi. (1389) Yerine oglu Bayezid geçti.I. Murad'in ölümünden faydalanmak isteyen Anadolu'da Aydinogullari, Saruhanogullari, Germiyanogullari, Menteseogullari, Hamidogullari Beylikleri, Osmanlilara savas açtilar. 1389'da Yildirim Bayezid,onlarin Anadolu'daki hâkimiyetlerine son verdi. Bir sene sonra da Karamanlilar'la, Beysehir'i Osmanlilara birakmak sartiyle baris yapildi. Yildirim Bayezid, 1396'da Istanbul'u kusatti. Bu kusatma yeni bir Haçli seferine sebep oldu. Nigbolu'da savas Haçlilarin yenilgisiyle sonuçlandi.Sonra Istanbul kusatmasina devam edildi. Anadolu Hisari yapildi. Istanbul kusatmasm vezir Ali Pasa'ya birakan Yildirim, Anadolu'ya geçerek,Konya'yi Osmanli topraklarina katti. Kadi Burhaneddin'in ülkesi ve Malatya ele geçirildi.Yildirirn Bayezid, Anadolu'da bulundugu sirada "Boucicant" kumandasinda bir donanma Istanbul'a yardima geldi. Istanbul'u Türklerin kusatmasindan kurtardi ve sehir yakinindaki kaleleri geri aldi. Yildirim Bayezid buna çok üzüldü. 1400'de Istanbul'u yeniden kusatti. Bu defa da Timur'un Anadolu'ya girmesi kusatmayi kaldirmasina sebep oldu. Anadolu'ya giren Timur, Sivas'i alarak yagmaladi. Oradan Dogu Anadolu ve Suriye'ye döndü. Yildirim ordusunu topladi ve 1402'de Timur ile Ankara'da karsilasti. Savas Bayezid'in yenilmesi ve esir olmasi ile sonuçlandi. 1403'de Yildirim Bayezid öldü. Onun ölümünden sonra, ogullarindan Süleyman Rumeli'de, Isa Çelebi Balikesir'de. Mehmed Çelebi Amasya'da ve Musa Çelebi Bursa'da padisahlik ilân ettiler. Sonunda Çelebi Mehmed tek hâkim durumuna girdi. Fakat 1421'de vefati üzerine yerine oglu Il. Murad geçti. Kardesi Mustafa'nin isyanini bastirdi. Bizans'i kusatti. Venediklilerle savasti. Egriboz'a ve Mora'ya akinlar yapildi. 1430'da Selânik, Venediklilerden alindi. Eflak ve Sirbistan yeniden Osmanli Devletine baglandi. (1437) Hamidili, Tasili, Konya, Beysehir alindi. Il Murad tahti oglu Mehmed'e birakti. Bu ise Haçlilarin yeni saldirilarina sebep oldu. Il. Murad, Osmanli ordusunun bayna tekrar geçerek Haçlilari Varna'da yendi ve yeniden padisah oldu. 1448'de bir Haçli ordusunu da Kosova'da yendi. Il Murad buradan Arnavutluk'a bir sefer yapti. Akçahisar kusatildi, fakat alinamadi.1451'de Il. Murad ölünce yerine oglu Mehmed padisah oldu. Il. Mehmed, Rumelihisarn yaptirorak Istanbul'u kusatti. 53 gün süren bir kusatmadan sonra sehri fethetti. (29 Mayis 1453) Sirbistan ve Mora ele geçirildi. Ege'de Limni, Tosoz, Midilli, Imroz ve Egriboz Osmanlilarin eline geçti. Fatih Sultan Mehmed sonra 1461'de Trabzon Rum Imparatorlugu'na son verdi. Kirim'daki Ceneviz Kolonileri ele geçirildi. Kirim Osmanli Devletine baglandi. 1473'de Akkoyunlular'a karsi sefere çikildi. Fatih Sultan Mehmed Otlukbeli'nde Akkoyunlu hükümdari Uzun Hasan'i kesin olarak yendi. Firat Nehrine kadar bütün Anadolu, Osmanlilarin eline geçti. 1474'de Karaman Beyligi'ne son verildi. 1480'de Gedik Ahmed Pasa, Italya'nin fethi için çikti. Otranto Kalesi'ni ele geçirdi. Fatih'in ölümü üzerine Italya'nin fethi mümkün olmadi. Fatih 1481'de Misir seferine çikti. Fakat Gebze'de öldü. Yerine oglu Bayezid geçti. Cem Sultan Bayezid ile mücadele etti. Gem Sultan Rodos sövalyelerine, oradan da Papa'ya sigindi.Napoli'de 1595'de öldü. Cem Avrupa'da bulundugu sirada, Bayezid önemli seferlere girismekten çekindi. Bayezid zamaninda Hersek ve Bogdan Osmanli hâkimiyetine girdi.Memlüklar'la Çukurova'da 1485'de baslayan savaslar alti sene sürdü. Savaslar Tunus hükümdarinin araciligi ile sona erdi. Çukurova'da Osmanlilarin eline geçirdigi yerler, Mekke ve Medine vakfi oldugundan,Misirlilara geri verildi. Mora'da Inebahti, Modon, Koron ile Adriya kiyilarindaki Draç Limani ele geçirildi. Sah Ismail, sii mezhebiyle iliskisi dolayisiyle, Sah Kulu isminde bir kimse vasitasiyla, Anadolu'da isyan kartti. Asiler, Hadim Ali Pasa kumandasindaki orduya yenildiler. Bayezid'in son zamanlarinda ogullari arasinda saltanat mücadelesi basladi.Yeniçeriler, kahramanligina ve cesaretine hayran olduklari Yavuz Selim'in tarafm tuttular. 1512'de Bayezid, tahti Selim'e birakmak zorunda kaldi.Yavuz, Anadolu'da büyük bir nüfuz sahibi olan sii'lere karsi harekete geçti. Devlete isyan eden 40.000 kisiyi öldürttü. Sonra da Sah Ismail'e savas açti. Çaldiran'da yapilan savasta, Sah Ismail yenildi. Dogu Anadolu Osmanlilarin eline geçti. Sonra Dulkadirogullari'mn ülkesi ile Maras ve Elbistan fethedildi. Memlüklar önce Merci Dabik'da (1516),sonra da Ridaniye'de (1517) yenildiler. Suriye, Misir ve Hicaz Osmanli idaresine geçti. Yavuz Sultan Selim yeni sefer için Edirne'ye giderken Çorlu'da öldü. (1520) Yerine oglu Süleyman hükümdar oldu.Misir'da "Canberdi lsyani" bastirildi. Belgrad ve Rodos Osmanli topraklarina katildi. lohac;'ta yapilan savasta Macar ordusu yenildi. Macaristan Osmanli Devleti'ne bagli bir krallik haline getirildi. 1529'da Viyana kusatildi. Fakat sehir alinamadi. Osmanli ordusunun çekilmesinden sonra, Avusturya'lilarin Budin'i tekrar almaya tesebbüs etmeleri üzerine Kanuni 1532'de Alman Seferine çikti. Avusturya topraklari yagmalandi. Avusturya'lilar ile 1533'te baris yapildi. Sadrazam Ibrahim Pasa Iran'a gönderildi. Sonra kendisi de hareket etti.Tebriz ve Bagdat alindi. Bundan sonra Akdeniz seferleri basladi. Venedik'e savas açildi. Kanuni karadan, Barbaros Hayreddin ise denizden hareket etti. 1537'de Korfu Adasi kusatildi, fakat alinamadan geri dönüldü. Bir yil sonra da Barbaros Preveze'de, Hiristiyan donanmasini yenerek Osmanli Imparatorlugu'nun Akdeniz hâkimiyetini sagladi. Bu sirada Misir Valisi Hadim Süleyman Pasa, Hint Okyanusu'nda Portekizlilerle savasti. 1540 yilinda Macaristan bir Türk eyaleti haline getirildi. 1543'te Barbaros Hayreddin Pasa, Fransa Krali I. François'e yardim etmekle görevlendirildi. Barbaros, Osmanli donanmasina katilan Fransiz donanmasiyla birlikte, Nis'i bombardiman etti. Bu arada Kanuni de Estergon Kalesi'ni aldi. Ertesi sene de Iran üzerine hareket edildi. Sah Tahmasp, padisahin karsisina çikmaya cesaret edemedigi için, birçok kale alindi.1552'de Sah Tahmasp yeniden saldirdi. Osmanli ordusu, Nahçivan'a kadar ilerledi. Sonra geri dönüldü. Sâhin elçisi gelerek baris yapilmasini istedi. Azerbeycan, Dogu Anadolu, Irak Osmanlilarda kaldi. Kanuni 1566'da Zigetvar Kalesi'ni almak üzere yola çikti. Kusatma devam ettigi sirada öldü. Ölümünden kisa bir süre sonra da kale alindi. Yerine oglu Selim geçti. Selim zamaninda Kibris ele geçirildi. (1570) Osmanli donanmasinin büyük bir kismi, Inebahti'da Haçlilar tarafindan yok edildi. Il.Selim 1574 yilinda vefat edince, yerine oglu Ill. Murad geçti. Sokullu Mehmed Pasa sadrazamlikta birakildi. Iran'la 12 yil süren savaslar, Osmanlilarin üstünlügü ile sonuçlandi. 1590'da Istanbul Anlasmasi yapildi.Tebriz, Karabag, Gence, Kars, Tiflis, sehrizor, Nihavend, Luristan Osmanli hâkimiyetine geçti.Osmanli - Avusturya savaslari yeniden basladi ve Osmanli Devleti'ne bagli olan Erdel Kraliyla, Eflak ve: Bogdan Voyvodalari da Avusturya Imparatoru Rudolf ile birleserek, Osmanli Devleti'ne isyan ettiler. Bu savaslar sirasinda Ill. Murad öldü. Yerine oglu Mehmed geçti. (1595)1596'da Egri Kalesi alindi. Hâçova'da Avusturya ordusu yenildi. Bundan sonra Kanije Kalesi alindi. 1601'de Avusturya'lilarin kaleyi geri almak için giristikleri saldirilar, Tiryâki Hasan Pasa'nin basarili savunmasi karsisinda bir sonuç vermedi. Sonra Estergon Kalesi alindi. Erdel, Eflâk ve Bogdan tekrar Osmanlilara baglandi. 1606'da Avusturya ile Zitvatorak Anlasmasi yapildi. Egri, Kanije, Oyvar Osmanlilara geçti.Avusturya savasi devam ederken Ill. Mehmed öldü. Yerine
oglu I.Ahmed geçti. 1603'te Osmanlilar Avusturya savaslari ile ugrasirken, Iran Sahi Osmanli topraklarina saldirdi. Iran savaslarinin bu ikinci safha" sina da, Istanbul'da yapilan bir antlasmayla son verildi. Iran'lilar her yil Osmanlilara iki yüz yük ipek vermeyi kabul ettiler. Sah Abbas 200 yük ipegi vermeyince, Iran'a tekrar savas açildi. Bu defa bir basari elde edilemedi. 1618'de yapilan yeni bir antlasma ile savaslara son verildi. Bu arada Anadolu'da Celâli Isyânlari basladi. Devleti Aliyye zayiflamaya yüz tuttu. Askeri basarilar azaldi. Karayamci, Deli Hasan, Tavil Ahmed,Kalenderoglu, Canbuladoglu gibi Celâli reisleri, senelerce merkez idâresine ve kapikulu askerlerine karsi savastilar. Bu isyanlar Kuyucu Murad pasa zamaninda bastirildi. I. Ahmed'den sonra tahta geçen I. Mustafa,hâstaydi. Bu yüzden tahttan indirildi. Yerine Il. Osman pâdisah oldu.Il: Osman zamaninda Lehistan kazaklarinin Osmânli topraklarina saldirmalari yüzünden meydana gelen savasa Il. Osman da katildi. Il. Osman bu savasta yeniçerilerin disiplinsizligini gördü ve onlari ortadan kaldirmaya, yeni bir askeri teskilât kurmaya karar verdi. Yeniçeriler isyan ettiler. 1622'de Il. Osman tahttan indirildi ve öldürüldü. Yerine ikinci defa I. Mustafa getirildi. I. Mustafa kisa bir süre sonra tahttan indirilerek yerine IV. Murad padisah oldu. Iran'la savas yeniden basladi. 1624'de Bagdat Iran'lilar tarafindan ele geçirildi. Anadolu'da Abaza Mehmed Pasa Isyani, Istanbul'da ise Kapikulu Ocaklari'nin isyani çikti. IV. Murad siki bir disiplin kurdu ve kanli temizlik hareketleriyle asayisi yeniden sagladi. Devlet nizamina bir çekidüzen verdikten sonra, birinci Iran seferine Cikti. Revan'i Iran'lilardan geri aldi. Ikinci Iran seferinde de Bagdat'i ele geçirdi. IV. Murad 1640'da ölünce, yerine kardesi Ibrahim geçti.1645'de baslayan Girit Savasinda, Hanya Kalesi alinmakla birlikte adanin büyük bir kismi Venediklilerde kaldi. Venedikliler donanmalariyla Osmanli kiyilarina saldirdilar. Bu arada Sultan Ibrahim tahttan indirildi,yerine oglu IV. Mehmed geçti. Istanbul'da kapikulu ocaklari, Anadolu'da Celâli isyanlari ve Girit'te toprak kayiplari devam .etti. 1656'da Köprülü Mehmed Pasa. sadrâzâm oldu. Köprülü Mehmed Pasa, IV. Murad devrindeki gibi Osmanli Devletine eski kudretini kazandirdi. Istanbul'daki âsiler temizlendi. Venedikliler üstüne yüründü. Venedik donanmasi yenilerek adalar geri alindi. Sonra Osmanli Devletine isyan etmis olan Erdel Krali üstüne bir sefer yapildi. Yanova Kalesi ve daha bazi kaleler alindi. Abaza Hasan Pasa isyani bastirildi. 1661'de Köprülü Mehmed Pasa'nin ölümünden sonra yerine oglu Fazil Ahmed Pasa sadrâzâm oldu. Avusturya'ya savas açildi ve Köprülü Fazil Ahmed Pasa, "Serdâr-i Ekrem"tâyin edildi. Uyvar ele geçirildi. 1664'de Zerinvar Kalesi alindi. Fazil Ahmed Pasa sonra Girit'e hareket etti. Kandiye Kalesi ele geçirildi ( 1669).Bazi küçük kaleler Venediklilerde kalmak sartiyle Girit Adasi Osmanli Devletine geçti. Kazaklara saldiran Lehistan'a karsi bir sefer yapildi.Kamaniçe Kalesi ele geçirildi. Fazil Ahmed Pasa 1676'da öldü ve yerine Kara Mustafa Pasa sadrâzâm oldu. Ruslarin eline geçmis olan Çehrin Kalesi geri alindi.1683'de Avusturyâ'ya savas açildi. Viyana ikinci defa kusatildi. Kirim Haninin ihâneti yüzünden, Viyana'nin yardimina gelen Lehistan Krali Osmanli ordusunu yendi. Avusturya, Venedik ve Lehistan Osmanli Devletine karsi birlesti. Daha sonra bu ittifaka Rusya da katildi. Osmanli Devleti yenildi. 1699'da imzalanan Karlofça Antlasmasiyla Tamyvar disinda kalan bütün Macaristan Avusturya'ya, Mora Venedik'e, Podolya ve Kamaniçe Lehistan'a, Azak Kalesi de lstanbul Anlasmasiyle Rusya'ya biraki1di. (1700)Düzen yeniden bozuldu. Istanbul'da ve Anadolu'da birçok isyan çikti. IV. Mehmed tahttan indirildi. Karlofça ve Istanbul Antlasmalariyla ugranilan kayiplarin giderilmesi için tesebbüse geçildi. Isveç Krali'nin Osmanli topraklarina siginmasi ve yardim istemesi sebebiyle 1710'da Osmanli Devleti, Rusya'ya savas açti. Sadrazam Baltaci Mehmed Pasa mandasindaki Osmanli Ordusu Prut'ta Rus Ordusunu yendi. Savastan sonra yapilan Prut Antlasmasiyle (1711) Istanbul Antlasmasi uyarinca Ruslara verilmis olan yerler geri alindi. Sonra Venedik'e savas açildi.(1714) Karlofça Antlasmasiyla Venedik'e geçmis olan Mora ve öteki ada1ar geri alindi.1716'da Avusturya ile savas basladi ve büyük kayiplar verildi. Avusturya'lilar Tamyvar'i ve Belgrad'i ele geçirdiler. 1718'de Pasarofça Antlasmasiyle savaslara son verildi. Sonra Lâle Devri basladi. (1718 - 1730)Matbaa da bu devirde açildi. 1723'de baslayan Iran savaslarinda, Kafkasya ve Irak'a sinir olan Iran topraklarinda önem!i yerler Osmanli ordusunca ele geçirildi. Savasa 1727'de Hemedan Antlasmasiyle son verildi. Il. Sah Tahmasp tahta geçince, Osmanlilara geçen Hemedan ve Tebriz'i geri aldi. Istanbul'da Patrona Isyani çikti. Ibrahim Pasa öldürüldü. Ill. Ahmed tahttan indirildi. Yeni padisah I. Mahmud zamaninda da savaslara devam edildi. Bu sirada Ruslar Azak kalesini aldilar ve Kirim'i isti1â ettiler. Kirim Sehirlerinden Bahçesaray, Akmescid, Gözleve Ruslar tarafindan tahrip edildi. Avusturya da Osmanli Devletine karsi savas açti. Osmanli kuvvetleri bu savaslar sirasinda, özellikle Avusturya cephesinde düsmana basariyla karsi koydu. 1739'da Belgrad Antasmasiyla, Belgrad ve Semendire tekrar Osmanlilara geçti. Avusturya ile baris yapilmasindan sonra Rusya da baris istedi. Antlasmaya göre; Azak Kalesi yikildi ve her iki devletin tasarrufundan çikti. Rusya'nin Karadeniz ve Azak Denizinde savas ve ticaret gemisi bulundurmayacagi kabuledildi. Fransa'ya büyük imtiyazlar verildi. Bu defa yine Iran gailesi çikti.Iran Sahi Sii'ligin de Kâbe'de, dört sünni mezhep yaninda temsil edilmesi için özel bir yer istedi. Osmanli Devleti bu istegi kabul etmediginden, lran ile yeniden savas basladi. (1742) bu savaslar Osmanli Devletinin kazanmasiyla sonuçlandi. 1768'de Rusya ile yeni bir savas basladi.Osmanli ordulari agir yenilgilere ugradi. Kirim, Eflak, Bogdan Ruslar tarafindan istilâ edildi. Mara Rumlari Osmanli Devleti aleyhine ayaklandi.Cesme'deki Osmanli donanmasi, Rus donanmasi tarafindan yakildi. 1774'de bu savaslar Küçük Kaynarca Antlasmasi i1e son buldu. Bu antlasma geregince; Kirim Osmanli Devletinden ayriliyor, Aksu irmagi iki devlet arasinda sinir oluyor, Kafkasya'da bir kisim toprak Ruslara birakiliyordu. Bu senelerde yine Akka'da ve Arabistan'da isyanlar çikti.1783'de Ruslar Kirim'i tamamen aldilar. Bu arada Osmanli Devletinde askeri istilah1ara girisildi. Mühendishanei Bahri Hümayun açildi. 1787'de Kirim'in yeniden alinmasi için Rusya'ya savas açildi. Avusturya da hemen Rusya'ya yardima kostu. Osmanli ordulari iki cephede savasmak zorunda kaldi. Avusturya'ya karsi basarili sonuçlar alindi. Fakat Rusya karsisinda savaslar basarisizlikla sonuçlandi. Fransiz devrimi ve Osman1i Prusya Ant1asmasi, Avusturya'yi savasi durdurmak zorunda birakti. Avusturya ile Zistovi Antlasmasi imzalandi.Antlasma geregince Avusturya Osmanlilardan aldigi topraklari geri verdi. 1792'de Osmanli Rus savasi Yas Antlasmasi ile sona erdi. Özi Rusya'ya birakildi. Rusya da savaslar sirasinda isgal etmis oldugu kale ve sehirleri geri verdi.Osmanli Devleti Kirim'i alma isteginden vazgeçti.Bu savaslar devam ederken, Osmanli tahtina Ill. Selim geçti. Selim sehzadeliginde ve padisahligi dönemindeki iki büyük savasta, Osmanli ordularinin Avrupa devletlerinin ordularina göre geri kaldigini gördü. Yeniçeri Ocagindan ayri, "Nizam-i Cedid" adinda yeni bir ordu kurdu. Yeniçeri Ocagi, Topçu ocagi, Humbaraci ocagi ve Timarli Sipahiler ile donanma yeniden düzenlendi. Londra, Paris, Viyana, Berlin gibi Avrupa'nin büyük baskentlerinde devamli elçilikler kuruldu. 1789'da Misir Fransa'nin saldirisina ugradi. Misir kolaylikla Fransizlar tarafindan isgal edildi. Bu isgal karsisinda Osmanli Devleti önce Rusya, sonra da Ingiltere ile, Fransa'ya karsi anlasti. Fransizlar tarafindan isgal edilmis olan adalar geri alindi.1799'da Napolyon, Suriye'yi almak için Akka Kalesini kusatti. Fakat yenilerek Misir'a geri çekildi. Bundan sonra da Osmanli Ingiliz kuvvetlerine karsi koyamadi ve Misir'i bosaltti. 1806'da Ruslar Eflak - Bogdan'a saldirdilar. Ingiltere Osmanli Devletini Rusya ile barisa zorlamak için, donanmasi Çanakkale Bogazindan geçirerek Istanbul önlerine gönderdi.Fakat bu tehdit, bir sonuç vermedi. Ingiliz donanmasi geri çekilmek zorunda kaldi. Ingilizler Misir'a çikarma yapti. Rus donanmasi da Bozca ada'yi ele geçirdi. Bu sirada Istanbul'da Kabakçi Isyani çikti. Ill. Selim tahttan indirildi ve öldürüldü. Yerine IV. Mustafa geçti. Fakat Alemdar Mustafa, IV. Mustafa'yi tahttan indirerek, yerine Il. Mahmud'u geçirdi.Kendisi de sadrazam oldu. Yeni bir ordu kuruldu ve adina "Sekban-i Cedid" denildi. Yeniçeriler Babiâli'yi basarak, Alemdar Mustafa'yi öldürdüler. (1808) Âsiler bu arada Il. Mahmud'u tahttan indirerek yerine IV. Mustafa'yi padisah yapmak istediler. Fakat Il. Mahmud kardesi IV. Mustafa'yi öldürttü. Sekban-i Cedid de kaldirildi. Bu sirada Osmanli Rus savasi devam ediyordu. Rusçuk, Yergögü ve Nigbolu'yu alan Ruslar Lofça'ya girdiler. Savasa 1812'de Bükres Antlasmasi ile son verildi. Prut irmagi iki devlet arasinda sinir kabul edildi. Anadolu siniri da degismedi. Eflak Bogdan Osmanli Devletine geri verildi. Mora Rumlari ayaklandi. Bütün Mora âsilerin eline geçti. Mora ve Girit valilikleri Mehmed Ali Pasa'ya verildi. Mora'da. âsilerin eline geçmis olan sehir ve kasabalar geri alindi.Buna Ingiltere, Rusya ve Fransa tepki gösterdi. 1827'de bu üç devlet Navarin'de Osmanli - Misir donanmasini yakti. Rusya da savas ilân etti.Ruslar Eflak ve Bogdan'i aldi. Kalas, Ibrail, Isakçi, Tolçi, Maçin ve Silistre Kalelerini ele geçirdiler ve Edirne'ye kadar ilerlediler. Dogu Anadolu'da da Erzurum'a kadar geldiler. 1829'da Edirne Antlasmasi yapildi.Dogu Anadolu'da Anapa, Poti, Ahiska Ruslara birakildi. Rumeli'nde isgal edilen yerler Osmanlilara geri verildi. 1830'da Osmanli Devleti, bagimsiz bir Yunan Devleti'nin kurulmasini da kabul etti. Cezayir Fransa tarafindan isgal edildi. Misir Valisi Mehmed Ali Pasa da isyan etti. Misir ordusu Kütahya'ya kadar ilerledi. Mehmed Ali Pasa'ya karsi Il. Mahmud Rusya'dan yardim istedi. 1833'de Kütahya barisi yapildi. Buna göre : Suriye Valiligi Mehmed Ali Pasa'ya, Adana Valiligi de Ibrahim Pasa ya verildi. 1839'da Misir'la yeniden savas basladi. Nizip'te Osmanli ordusu yenildi. Bu arada Il. Mahmud öldü. Yerine oglu Abdülmecid geçti.Avrupa devletleri, Mehmed Ali Pasa'ya çok baski yaptilar. Suriye Valiligini terkettirdiler. Bogazlar 1841'de bütün savas gemilerine kapatildi. 1839'da Tanzimat Fermani ilân edildi ve bu ferman birçok yenilikler getirdi. Böylece Osmanli Imparatorlugu'nda Tanzimat Devri basladi.Bu arada Lübnan meselesi ortaya çikti. 1846'da Lübnan Fransa'nin müdahalesiyle iki kaymakamli hale geldi. Yine bu siralarda Eflak ve Bogdan'da ihtilâller çikti. Osmanli Devleti bu hareketleri Rusya'nin yardimiyla bastirdi. Avusturya'ya isyan ederek Osmanli Devletine siginan Macar mülteciler, Avusturya ve Rusya'nin bütün baskilarina ragmen, onlara teslim edilmedi. 1853'de Kirim Savasi basladi. Osmanli Devleti Tuna boyunda tek basina, Kirim'da ise Fransa ve Ingiltere ile birleserek, Rusya'ya karsi savasti. 1856'da Paris Antlasmasiyla savas sona erdi.1860'da Fransa, Lübnan ve Suriye'ye birlikler gönderdi. Lübnan için yeni bir nizamname hazirlandi. Bu sirada Abdülmecid öldü ve yerine Abdülaziz geçti, Onun tahta geçmesinden sonra, Balkanlarda yeni karisikliklar oldu. Osmanli Devleti, Balkanlarin isteklerini kabuI etmedi ve isyan bastirildi. Isyanin bastirilmasindan sonra Girit'te ayaklanma oldu.1868'de bir fermanla, Girit'in yeni düzeni ilân edildi.1876'da Abdülaziz tahttan indirilerek, yerine V. Murad geçirildi. V.Muradin akli dengesi bozuktu. 90 gün sonra onun da yerine Il. Abdülhamid geçirildi. Sirbistan Osmanli Devletine karsi savas ilân etti. Sonra Karadag da Sirbistan'a katildi. Osmanli ordulari, Abdülkerim Nadir Pasa ve Muhtar Pasa kumandasinda, Sirbistan ve Karadag ordularini yendiler. Sirp ordusu, Cernayev'in tesvikiyle Prens Milan'i Kral iIan ederek,savasa yeniden basladi. Osmanli ordusu, Sirplari tekrar yendi. Osmanli Devleti, Rusya'nin istegi üzerine savaslari durdurdu. 23 Aralik 1876'da Istanbul'da konferans basladi. Ayni gün, Osmanli Devleti I. Mesrutiyeti ilân etti. Konferans bir karar alinamadan dagildi. Sonra 1877 - 1878 Osmanli Rus savasi çikti. Savaslar, Balkanlarda ve Anadolu cephesinde yapildi. Ruslar, Ayastefanos ve Erzurum'a kadar ilerlediler. Önce Ayastefanos, sonra da Berlin Antlasmalari imzalandi. Abdülhamid Han, Meclis-i Mebusan'i dagitarak idareyi eline aldi. Berlin Kongresi baslamadan önce de Ingiltere, Kibris'i isgal etti. Avusturya, Bosna - Hersek'i. Fransa Tunus'u, Ingiltere de Misir'i aldi. Dogu Rumeli eyaleti de Bulgaristan'a baglandi. (1885)Albay Bassos kumandasinda 10.000 Yunanli,Girit'e çikti. Girit müslümanlari öldürülmeye baslandi. 1891'de Albay Bassos, adayi Yunan Krali adina ele geçirdigini ilân etti. Yunanistan, Rumeli sinirinda Osmanli sinirina saldirdi. Bu saldirilar karsisinda, Osmanli Devleti Yunanistan'a savas açti.Edhem Pasa kumandasindaki Osmanli ordulari, birçok savasta Yunan ordularini yendi. Yunanistan baris istemek zorunda kaldi ve 1897'de Tanbul Barisi imzalandi. Bir müddet sonra Girit de Osmanli Devletinden ayrilmis oldu. Makedonya'da 1902'de ihtilâl .çikti. Il. Abdülhamid Han,Hüseyin Hilmi Pasa'yi Selânik, Manastir ve Kosova müfettisi tayin etti.1908'de Mesrutiyet yeniden ilân edildi. Çok geçmeden de Il. Abdülhamid Han tahttan indirildi. Bu ise Osmanli Imparatorlugu'nun yikilmasi için atilan son adim oldu. Italya, Trablusgarp'a saldirdi. Oniki ada Italyan donanmasi tarafindan isgal edildi. Trablusgarp ve oniki ada, Italya'ya birakildi. Osmanli ordulari, dört Balkan devleti karsisinda yenilgiye ugradi. Balkan devletleri, Çatalca'ya kadar geldiler. 30 Mayis 1913'de Londra'da imzalanan antlasmaya göre; Midye - Enez hatti Osmanli Devletinin siniri oldu. Edirne, Bulgaristan'da kaldi. Girit de elden çikti. Bir müddet sonra Osmanl! Devleti, Kirklareli ve Edirne'yi geri aldi. Balkan savaslarindan sonra, Birinci Dünya Savasi çikti. Osmanli Devleti, Almanya'nin yaninda Fransa, Ingiltere ve Rusya'ya kary savasa girdi. (11 Kasim 1914) Savas 4 yil sürdü. Anadolu'da Ruslara, Irak, Suriye, Filistin ve M!sir'da Ingilizler'e kary savayldi. Almanya, Avusturya ve Bulgaristan ile birlikte Osmanli Devleti de, Ingiltere - Fransa karsisinda yenik düstü. 30 Ekim 1918'de Mondros Mütarekesi imzalanarak savaslara son verildi. Bu sirada V. Mehmed Resad ölmüs ve yerine IV. Mehmed Vahidüddin padisah olmustu. Mütarekeden sonra Ittihat ve Terakki ileri gelenleri, memleketi terk ettiler. Itilâf devletleri, Istanbul'a girdi. Kars Ermeniler, Ardahan Gürcüler, Antalya Italyanlar, Izmir Yunanlilar, Urfa,Antep, Maras ve Adana Fransizlar tarafindan isgal edildi.Bu arada Anadolu da yeni bir- idare olusturuldu. 23 Nisan 1920'de Büyük Millet Meclisi toplandi. Elde kalan topraklarin müdafaa ve korunmasi, Meclis tarafindan deruhte edildi. 1908'de Abdülhamid Han'in tahttan indirilmesinden sonra, devlet idaresinde hiç fonksiyonu kalmayar padisahlik, 1 Kasim 1922'de kaldirildi. Osmanli Hanedaniin bütün fertleri için yurt disina çikarilma kanunu yapildi ve Osmanli ailesinin bütün fertleri, Türkiye'yi terkettiler.Osmanlilarin saltanati bir tek sülaleden gelen tarihin en uzun ömürlü saltanati olmustur. Osmanli Devletinin kurucusu bulunan Osman Beyin idareyi ele aldigi tarih olan 1281 tarihinden saltanatin kaldirildigi tarih olan 1922 yilina kadar tam 641 sene saltanatlari devam etmistir. Osmanlilar ayrica Yavuz Sultan Selim'in 1516 yilinda halifelik ünvanini da almasindan 1924 yilinda halifeligin kaldirilmasina kadar 407 sene müslümanlarin halifesi sifatini da üzerlerinde tasimislardir. Fakat surasi bir gerçektir ki gerek halifelik ve gerekse saltanat Ikinci Abdülhamid'in tahttan indirilmesi ile tesirini tamamen yitirmis bir mefhum haline gelmisti.Bu durum göz önüne alinacak olunursa Osmanlilarin halifeligi 393 sene devam etmistir ve Ikinci Abdülhamid Hazretleri ile son bulmustur. Ikinci Abdülhamid Hazretleri Hazreti Ebü Bekir radiyallahu anh hazretlerinden itibaren 98. halife bugün son halife olarak bildigimiz Abdülmecid ise 101.halifedir.
Kaynak: Osmanli tarihi
Diger Türk Devletleri
17- AKKOYUNLU
- Akkoyunlular, Diyarbakir'i merkez edinerek çevresinde bir devlet kurdular (1403). Uzun Hasan döneminde Karakoyunlular ortadan kaldirilarak devlet merkezi Tebriz'e tasindi. Uzun Hasan dogudaki basarilarindan sonra batiya yönelerek Osmanlilara karsi düsmanca davrandi. Karamanogullari ile isbirligi yapti. Fatih'in Trabzon'u almasina engel olmak istedi.Bunun üzerine Fatih, Akkoyunlular üzerine bir sefere çikarak Otlukbeli Savasi'nda Uzun Hasan'i yenilgiye ugratti (1473).Bu yenilgiden sonra Akkoyunlular Devleti iç karisikliklar içine düstü, zayifladi ve sonunda Safevi hükümdari Sah Ismail tarafindan ortadan kaldirildi (1502).
18- KARAKOYUNLULAR
- Karakoyunlu Devleti, Ercis ve çevresinde kuruldu (14. yüzyilin ikinci yarisi). Karakoyunlular, Timur'un batiya dogru ilerlemesine karsi çiktilar. Timur'un önünden kaçan Karakoyunlu Beyi Kara Yusuf, Yildirim Beyazit'a sigindi. Timur, onu Y. Beyazit'tan istedi. Bu dilegin geri çevrilmesi, Ankara Savasi'nin nemli nedenlerindendir.Timur'un ülkesine geri dönmesi ve ölümü üzerine Kara Yusuf eski topraklarini yeniden ele geçirdi. Karakoyunlular doguda ve güneyde sinirlarini genislettiler. Baskentlerini Tebriz'e tasidilar.15. yüzyilin ortalarindan itibaren iç çekismelerle zayiflayan Karakoyunlular Devleti'ne Uzun Hasan son verdi (1468).
19- TOLUNOGULLARI
-
Misir'da kurulan ilk Müslüman Türk devletidir. Kurucusu, aslen Türk olan Tolunoglu Ahmet'tir. Tolunoglu Ahmet, 868 yilinda Misir'a vali atandiktan sonra Abbasi halifesi ile anlasmazliga düstü ve emrindeki Türk askerlerine dayanarak Fustat merkez olmak üzere agimsizligini ilan etti (868). Böylece Misir, Samerra'dan sonra Türklerin ikinci üssü oldu. Tolunoglu Ahmet on alti yil süren hükümdarligi sirasinda Suriye, Lübnan, Filistin ve Bingazi'yi ele geçirerek güçlü bir devlet kurdu. Ölümünden sonra yerine geçen ogullari döneminde, ülke içinde iç karisikliklar çikti. Tolunoglu Ahmet'ten sonra yerine oglu Humaraveyh geçti. Humaraveyh kizini haife ile evlendirerek Abbasilerle dostça iliskiler sürdürmek istedi. Humaraveyh, yönetimde oldugu sürece harcamalarda müsrif davranmis ve bu devletin mali durumunu çok sarsmisti. Suriye'ye yaptigi bir sefer sirasinda öldürüldü (866). Humaraveyh'in ölümü ile yerine küçük yastaki oglu Ceys geçti. Ceys'in kisa bir süre sorma öldürülmesi ile de Humaraveyh'in küçük oglu Harun tahta geçti . Harun döneminde Suriye'de Karmatilerin çikardigi isyana karsi basari saglanamayinca, Bagdat'tan gönderilen halife ordusu isyani batirdi. Bu sirada Harun öldürüldü (904) ve yerine amcasi Seyban geçti. Halifenin ordusu baskent Fuslat'i ele geçirdi. Böylece Tolunogullarinin Misirdaki egemenligine, 905 yilinda Abbasiler son vermis oldu. Tolunogullari zamaninda, Misir'da bir canlanma, ilerleme ve refah dönemi yasanmisti. Devletin temeli, Sudanli esirlerden ve Türklerden güçlü bir orduya dayaniyordu. Ayrica ülkenin ekonomik alanda kalkinmasini saglayan ticaret de Tolunogullari için önemli gelir kaynagiydi. Bu nedenle özellikle Tolunoglu Ahmet döneminde Afrika'nin, Misir ve Suriye üzerinde geçen ticaret yollarinin kontrolü elde tutulmaya çalisilmisti. El-Katai adi verilen ve baskentleri olan yeni bir kent kurulmus ve burada hastaneler, su kemerleri yapilmisti. Yöneticileri Türk, halki Türk olmayan Tolunoglu Devleti, Misir'da bin yillik Türk egemenliginin öncüsü oldu. Tolunogullari döneminde Misir, güzel sanatlarda ve mimaride altin çagini yasamis, Ulu Camii, Tolunoglu Ahmet Camii gibi yapitlar yapilmistir.
20- IHSIDILER
- Misir'da kurulan ikinci Müslüman Türk devletidir. Tolunogullarinin yikilmasindan sonra Misir otuz yil süreyle Bagdat'tan idare edildi. Ancak Misir'da ortaya çikan sorunlar burada güçlü bir devlete gereksinim oldugunu gösteriyordu. Çünkü Misir'da egemen olacak güçlü bir devlet, Batidan Fatimilerin ilerlemesine karsi bir engel olacak ve daha sonra Suriye'yi de yeni ortaya çikan Bedevi hanedanlar üzerinde kontrolü elinde tutacakti. Bu ortamdan faydalanmasini bilen Muhammed Togaç Ferganali Türklerdendi. Abbasiler tarafindan Misir valiligine getirilen Muhammed, Fuslat'i baskent yaparak 935 yilinda bagimsizligini ilan etti. Muhammed Togaç'in Abbasi Devleti'yle iliskileri dostane idi. Bu nedenle halife kendisine Ihsid unvanini verdi. Ihsid, Türkistan'daki Fergana kentinin hükümdarlarinin unvani olup "sultanlarin sultani" demektir. Böylece Muhammed Togaç'in kurmus oldugu devlet Ihsidiler adiyla anildi. Muhammed Togaç, ordusunu gülendirdikten sonra fetihlere giristi. Suriye, Hicaz ve filistin'i ele geçirdi. Ölümünden sonra çikan iç karisikliklardan yararlanan Fatimiler, 968 yilinda Misir'i ele geçirerek bu devlete son verdiler. Ihsidiler, Tolunogullarinin Misir halki tarafindan çok sevildigini gördüklerinden, her islerinde onlari takip etmislerdir. Ancak siyasi ve ekonomik açidan Tolunogullarinin yaptigi refah düzeyini yakalayamamislardir. Ihsidlerin ordusunun temelini Türkler olusturmustur. Tolunogullarinin ve Ihidlerin hükümdarlari, yöneticileri ve ordulari Türk, halk ise Araplardan olusmaktaydi. Bu özellikleri, Tolunogullarive Ihsidlerin çabuk yikilmalarinda etkili olmustur. Ihsidler dönemi Misir ve Suriye'deki Türk egemenliginin bir bölümünü olusturmaktadir.
21- EYYUBILER
- Kudüs Kralinin Misir'a yürümesi üzerine Fatimiler, Musul Atabey'i Nurettin'den yardim istediler. O da Sirguh komutasinda bir orduyu Misir'a göndermisti. Bu orduda Sirguh'un yegeni Selahaddin de vardi.
Sirguh, Kudüs Latin Krali'nin kuvvetlerini bozguna ugratti. Iç karisikliklari bastirdi. Bu basarilarindan dolayi vezirlige getirildi.Sirguh'un ölümünden sonra yerine, yegeni Selahaddin geçti. Selahaddin ilk is olarak Sii Fatimi halifeligine son vererek hutbeyi Abbasi halifesi adina okuttu.Bir süre sonrada bagimsizligini ilan ederek Eyyubiler devletini kurdu. Selahaddin Eyyubi Suriye'yi de alarak sinirlarini Nil'den Firat'a kadar genisletti. Selahattin Eyyubi Haçlilarla mücadeleye giristi. 1187'de Hittin'de Haçlilari müthis bir yenilgiye ugratarak Kudüs'ü ele geçirdi. Kudüs'ün alinmasi 3. Haçli seferini baslamasina sebep oldu.Selahaddin Eyyubi ölmeden önce devleti çocuklari ve kardesleri arsinda paylastirdi. O öldügünde devlet döert parçaya ayrilmisti. Iç mücadele ve Haçli saldirislariyla iyice zayiflayan Eyyubi Devleti bir süre sonra dagilmaya basladi. Sonunda, Eyyubilerin komutanlarindan Aybey, iktidari ele geçirip Memlûklar Devletini kurdu(1250) ve Eyyubi Devletini ortadan kaldirdi.Eyyubiler, Büyük Selçuklu Devleti'nin geleneklerine göre kurulmustu. Bu nedenle devlet yönetiminde Selçuklulari örnek almislardi. Divan örgütü islevini sürdürüyordu. Ordu, Memlûklu denilen aylikli genç Türk askerlerinden ve sehir kuvvetlerinden olusuyordu.Eyyubiler döneminde Misir'da tugla, yerini tasa birakmis, Medrese mimarisi Misir'a girmis, agaç islemeciligi oldukça gelismistir
22- FATIMILER
- Fatimiler Devleti'nin kurucusu, Siî mezhebinin önde gelenlerinden Ubeydullah'tir. 10. yüzyilda Kuzey Afrika'da kurup Kahire'yi baskent edinen Fatimiler, Hz. Muhammed'in kizi Hz. Fatma'nin soyundan geldiklerini iddia etmislerdir.Abbasi halifesini tanimayan Fatimiler, Islam dünyasindaki ayriliklarin ileri düzeye tasinmasina sebep oldular. Iç karisikliklar sonucu zayiflayan Fatimi Devleti, Haçli saldirilarina karsi Musul Atabey'i Imadettin Zengi'den yardim istedi. Imadettin Zengi komutanlarindan Sirguh yönetiminde büyük bir kuvveti Misir'a gönderdi. Sirguh'un ölümünden sonra yerine Selahaddin Eyyubi getirildi. Eyyubi bir süre sonra Fatimiler Hanedanligina son verdi.Fatimiler tarim ve ticaretin gelismesine önem verdiler. Birçok cami, saray, medrese, türbe yaptirdilar. Süsleme sanatinda önemli basarilar gösterdiler.
23- MEMLÜKLER
- Memlûk, köle anlamina gelir. Memlûk Devleti'ni kuranlar yetenekleri sayesinde esirlikten kurtulabilmis Türklerdir.Eyyubiler devrinde Türkistan ve Ortadogu'dan getirilen Türkmenler, Nil nehrindeki bir adada özel olarak egitilirlerdi. Eyyubi ordusu bu Memlûklardan olusurdu. Memlûklarin güvenilir ve akilli olanlari yüksek mevkilere çikabilirlerdi. Eyyubilerin son zamanlari memlûk beylerinin etkisi iyice artti. Bu beylerden biri olan Aybey, Eyyubi Devletini ortadan kaldirarak Memlûk Devleti'ni kurdu(1250).Memlûklar, Mogollara ve haçlilara karsi basarili mücadeleler verdiler. Mogollari Ayncalut Savasi'nda yenen Memlûklar, Suriye ve Misir'i Mogol tehlikesinden kurtardilar. Memlûk sultani Baybars Hayfa, Yafa ve Antakya sehirlerini Haçlilardan geri aldi. Anadolu'daki Mogol istilasina engel olmak amaciyla sefere çikan Baybars, Kayseri'ye kadar gidip burada adina hutbe okuttuysa da, Anadolu Beyliklerinden yeterli destegi göremeyince geri döndü.Baybars'in 1277'de ölümünden sonra Mogollar ve Haçlilar, Memlûklere karsi ortak saldirilarda bulundularsa da basarili olamadilar. Osmanli-Memlûk Iliskileri Fatih sultan Mehmet döneminde bozuldu. II. Beyazit döneminde Osmanlilarla Memlûkler arasinda savas basladi. Yavuz sultan selim, Mercidabik (1516) ve Ridaniye Savaslariyla Memlûk Devleti'ne son verdi(1517).Memlûk Sultanlari, tamamen Türklerden olusan Memlûk ordusun komutanlari tarafindan seçilirdi.Memlûk ordusunda ve sarayda Türkçe konusulurdu.Memlûkler Baharat Yolu'nu ellerinde bulunduruyorlar ve bu yolun islerligini sagliyorlardi. Ancak Hint deniz yolunun bulunmasiyla birlikte Baharat Yolu giderek eski önemini kaybetti. Memlûklar devrinde sehirler, çok sayida camii, tgrbe, hamam, çesme, su kemeri. vb. eserlerle bezenmisti. Kahire, Sam, Halep ve Birecik kaleleri bugün bile hayranlik uyandiracak görkemli yapilardir.
24- TÜRKIYE SELÇUKLU DEVLETI
- Anadolu Selçuklu Devleti veya "Rum Sultanligi(Selçuk-ür Rum)", Selçuklularin Anadolu'da kurdugu devlettir. Türklerin Anadolu'ya yerlesmesi 1071'deki Malazgirt Savasi'ndan sonra hizlandi. Selçuklu komutani Kutalmisoglu Süleyman Sah (I. Süleyman Sah), Anadolu'daki fetihleri batiya yayarak 1075'te Iznik'i Bizans'tan aldi ve burayi baskent yaparak bagimsizligini ilan etti. Böylece kurulan Anadolu Selçuklu Devleti, Ilhanlilarin son Anadolu Selçuklu sultanini tahttan indirdikleri 1318'e kadar varligini sürdürdü. Kurulus yillari:Bizans'in sinir komsusu olan Süleyman Sah bir süre sonra bu devletin içislerine karismaya basladi. 1078'de büyük Selçuklu Sultani Meliksah, Anadolu'da ayri bir devlet kuran I. Süleyman Sah'in güçlenmesinden kaygi duymaya basladi. 1078'de ordusunu Süleyman Sah'in üzerine gönderdibekledigi zaferi kazanamadi. Süleyman Sah, Bizans'taki taht kavgalarindan yararlanarak sinirlarini genisletmeyi birakmak zorunda kaldi. Daha sonra I. Süleyman Sah 1082'de Adana ve Tarsus kentleriyle birlikte bütün Kilikya topraklarina sahip oldu. 1084'te de Antakya'yi ele geçirdi. Ardindan Büyük Selçuklu Iznik'te Ebu'l-Kasim'i birakmisti. Meliksah, Süleyman Sah'in ölümünden sonra Iznik üzerine yeni bir ordu gönderdi. Ebu'l-Kasim, Bizans'tan destek alarak Büyük Selçukluyu geri çekilmek zorunda birakti ve böylece Anadolu Selçuklu tahtini korudu. I. Kiliç Arslan ve I. Rükneddin Mesud: Büyük Selçuklu Sultani Meliksah'in ölümünden sonra kaçmayi basaran I. Kiliç Arslan 1092'de Anadolu Selçuklu tahtina çikti. I. Kiliç Arslan, Izmir yöresinde gittikçe güçlenen Türk beyi Çaka Bey'i ortadan kaldirdi. Haçlilar karsisinda yenilgiye ugrayinca Iznik'i terk edip Anadolu içlerine çekilmek zorunda kaldi ve Konya'yi baskent yapti. 1100'de Danismendlilere yenilen Haçlilar ertesi yil Anadolu'ya ikinci bir ordu gönderdiler. Anadolu beylikleriyle birlikte hareket eden I. Kiliç Arslan, bu kez Haçli ordusunu bozguna ugratti. Ama Danismendlilerin Malatya'yi, I. Kiliç Arslan'in da Elbistan'i almasi iki devlet arasinda savasa yol açti. Danismendlileri yenen I. Kiliç Arslan, artik Büyük Selçuklu tahtini isteyecek kadar güçlenmisti. Bu amaçla 1107'de Büyük Selçuklu yönetimindeki Musul üzerine sefere çikti. Ama Habur Suyu kiyisinda Büyük Selçuklu ordusuna yenildi ve atiyla irmagi geçerken bogularak öldü. I. Kiliç Arslan'in genç yasta ölümüyle Anadolu Selçuklu Devleti'nin egemenligi sarsildi. Anadolu'da üstünlügü Danismentliler ele geçirdi. Anadolu Selçuklu tahti bir süre bos kaldiktan sonra, I. Kiliç Arslan'in oglu Sahin Sah 1110'da basa geçti. Ama kardesi Rükneddin Mesud onun sultanligini tanimadi ve Danismendlilerin destegiyle iktidari ele geçirdi. I. Rükneddin Mesud, bir süre Danismendlilerin denetimi altinda kaldi. 1142'de Danismendli Mehmed Bey'in ölümünün ardindan Anadolu Selçuklularinin Anadolu'daki üstünlügünü yeniden kurdu. Bizans ordusunu 1146'da Konya önlerinde yendi. Ertesi yil II. Haçli ordusunu Eskisehir yakinlarinda bozguna ugratti.I. Rükneddin Mesud, gelenege uyarak ülkesini üç oglu arasinda paylastirdi ve II. Kiliç Arslan'i veliaht ilan etti. I. Rükneddin Mesud'un 1155'te ölmesinin ardindan ogullari arasinda taht kavgalari basladi. Bu sirada Danismendliler, Bizanslilar, Musul Atabeyi Nureddin Mahmud Zengi ve Ermeni Derebeyi Toros birleserek Anadolu Selçuklu Devleti'ne karsi harekete geçtiler. II. Kiliç Arslan devleti ayakta tutabilmek için önce Bizans'la baris yapmanin yollarini aradi ve Istanbul'a giderek bir antlasma yapti. Daha sonra, kardesi Sahin Sah ile Danismendlilerin birlesik ordusunu yendi. 1175'te Danismendlilerin egemenligine son verdi.Bir süre sonra II. Kiliç Arslan ile Bizans arasindaki baris bozuldu. Bunun üzerine Bizanslilar büyük bir orduyla Anadolu içlerine girdi. II. Kiliç Arslan 1176'da Sandikli ile Dinar'in dogusunda, Miryakefalon Savasi'nda Bizans ordusunu pusuya düsürdü ve agir bir yenilgiye ugratti. Bu, Türklerin Anadolu'da Bizans karsisinda Malazgirt'ten sonraki en büyük zaferdi. Bu yenilginin ardindan Bizans, Türkleri Anadolu'dan çikarma umudunu tümüyle yitirdi.II. Kiliç Arslan 1186'da ülkesini 11 oglu arasinda paylastirdi. Ne var ki, daha kendisi hayattayken ogullari arasinda veliahtlik mücadelesi basladi. 1192'de II. Kiliç Arslan'in ölümünden sonra ogullarindan I. Giyaseddin Keyhüsrev tahta çikti. Ama 1196'da tahtini agabeyi II. Süleyman Sah'a birakmak zorunda kaldi. II. Süleyman Sah, Erzurum'u alarak Saltuklularin varligina son verdi. 1204'te öldügünde Anadolu Selçuklu Devleti'ni yeniden eski gücüne ulastirmisti... Son parlak yillari:1205'te I. Giyaseddin Keyhüsrev ikinci kez tahta çikti. Karadeniz'deki ticaret yollarini kesen Trabzon Imparatorlugu üzerine bir sefer düzenleyerek bu yolu yeniden Türklere açti. Daha sonra önemli dis ticaret limani olan Antalya'yi topraklarina katti. I. Giyaseddin Keyhüsrev, sultanin ülke topraklarini ogullari arasinda paylastirma gelenegine son vererek merkezi yönetimi güçlendirdi. Vilayetleri yönetmekle görevlendirilen sehzadeleri merkezi yönetime bagli birer vali durumuna getirdi. I. Giyaseddin Keyhüsrev 1211'de öldü ve yerine büyük oglu I. Izzeddin Keykavus tahta çikti. Önce kendisine karsi ayaklanan kardesi Alaeddin Keykubad'i etkisiz hale getiren I. Izzeddin Keykavus, böylece iktidarini saglamlastirdiktan sonra bütün dikkatini Anadolu'da ticaretin canlandirilmasina verdi. Kibris Kralligi'yla bir anlasma yaparak iki ülke arasindaki ticareti serbest hale getirdi. Kuzey ticaret yolunu açmak için Sinop'u Trabzon Imparatorlugu'ndan aldi. Daha sonra, güney ticaret yolunu engelleyen Ermeni derebeyinin üzerine yürüdü ve Ermenileri yenerek Suriye ticaret yolunu açti. Böylece Anadolu, ticaret kervanlarinin merkezi durumuna geldi.1220'de Keykavus'un ölünce kardesi I. Alaeddin Keykubad tahta çikti. En ünlü Anadolu Selçuklu hükümdarlarindan biri olan I. Alaeddin Keykubad, Akdeniz kiyisinda önemli bir liman olan Kalonoros'u (bugünkü Alanya) aldi. Kendi adindan dolayi daha sonra Alaiye olarak anilan bu kentte bir tersane kurdurdu ve kentin kalesini yeniden yaptirdi. Tüccarlarin karada Ermenilerin, denizde Avrupali korsanlarin saldirilarina ugramasi üzerine Içel'den Antalya'ya kadar bütün kiyi seridini topraklarina katti. Mogollarin Anadolu'ya girmesi tehlikesi karsisinda 1226'da Eyyubilerle iliskilerini gelistirdi. Bu arada Trabzon Imparatorlugu'yla ittifak kuran Harzemsahlari 1230'da Yassiçimen Savasi'nda agir yenilgiye ugratti. Mogollara karsi komsu devletlerle bir birlik kuramayan I. Alaeddin Keykubad, 1233'te Mogol kaganinin egemenligini tanimak zorunda kaldi.Alaeddin Keykubad 1237'de ölünce yerine oglu II. Giyaseddin Keyhüsrev tahta çikti. Ama devletin yönetimi fiilen vezir Sadeddin Köpek'in elindeydi. Mogollarin önünden kaçarak Anadolu'ya siginan göçebe Türkmenler Anadolu Selçuklu ülkesini tam bir kargasaya sürükledi. Anadolu Selçuklu yönetimi bu kargasayi önlemek için sert önlemlere basvurunca, Anadolu Selçuklu tarihinin en büyük ayaklanmasi patlak verdi. Baba Ishak'in önderligindeki ayaklanmacilar baskent Konya üzerine yürüyünce II. Giyaseddin Keyhüsrev kenti terk etmek zorunda kaldi. Ama sonunda, 1240'ta ayaklanma kanli biçimde bastirildi. Devlet yapisi ve ordu: Anadolu Selçuklularinda devlet topraklari hanedanin ortak mülküydü. Sultan ülke topraklarini ogullari arasinda paylastiriyordu ve sehzadeler yönetimleri altindaki bölgelerde yari bagimsiz hareket ediyorlardi. Bu, Anadolu Selçuklu Devleti'ndeki taht kavgalarinin ve sehzadelerin ayaklanmalarinin önemli nedenlerinden biriydi. I. Giyaseddin Keyhüsrev bu gelenege son verdi ve merkezi yapiyi güçlendirdi. Sultan unvaniyla anilan Anadolu Selçuklu hükümdarlari devletin ve ordunun basiydi. Merkezi devlet isleri Divan-i Âli (Büyük Divan) adi verilen bir kurulda görüsülür ve karar baglanirdi. Bu kurula vezirler baskanlik ederdi. Vezirden sonraki en yüksek devlet görevi, Niyabet-i saltanatlik makamiydi. Bu makama atanan saltanat naibi, yoklugunda sultana vekâlet ederdi. Öbür yüksek devlet görevlilerinden müstevfi, maliye islerini yürütürdü. Pervane, divanin yaptigi atamalara ve dirliklerin (iktalarin) dagitim islerine bakardi. Yazismalari tugraci yürütür, hukuk islerine emir-i dâd bakar ve askerlik isleriyle beylerbeyi ilgilenirdi. Askeri davalara ise Kadi-i lesker bakardi. Vilayetlerin yönetiminden sorumlu kisiye subasi denirdi. Bir tür vali sayilan subasi, kentin düzenini saglar ve bölgedeki askerlere komutanlik ederlerdi. Ayrica melik denen sehzadelerin yönettigi vilayetler vardi. Melikler dogrudan sultana bagliydilar ve vilayet merkezinde Büyük Divan'a benzer bir divan kurarlardi. Anadolu Selçuklulari, Bizans sinirlarina bir tür sabit öncü kuvvet olarak Türkmen boylarini yerlestirmislerdi. Bu boylarin beyleri sinir bölgelerinde, uçbeyligi denen yari bagimsiz beylikler kurmuslardi. Anadolu Selçuklulari'nda devletin mali olan topraklar üçe ayrilirdi. Bunlara dirlik, vakif ve mülk denirdi. Sultan dirlikleri, kendisi için asker besleyip yetistirmeleri karsiliginda Türkmen beylerine ve komutanlarina verirdi. Mülk denen topraklar üstün hizmetlerde bulunanlara gene sultan tarafindan verilirdi. Vakif araziler ise, han, hamam, medrese gibi kurumlarin giderlerinin karsilanmasi için ayrilmis topraklardi. Selçuklu ordusu asil olarak, beylerinin komutasinda savasa katilan Türkmenlere dayaniyordu. Dirlik sahiplerinin kendilerine verilen topraklarda besledikleri timarli sipahiler ve kapikulu askerleri, savas zamaninda ordunun önemli bir parçasiydi. Timarli sipahiler subasilarin buyrugunda savasa katilirdi. Kapikulu askerleri, devlet tarafindan çocuk yasta alinip egitilen Türkler ve Hiristiyanlardan olusuyordu.
Toplumsal ve ekonomik yasam: Anadolu Selçuklulari döneminde ülkenin hemen her yerinde imarethaneler vardi. Buralarda yoksul halka, ögrencilere ve yolculara parasiz yemek verilirdi. Baslica egitim kurumlari medreselerdi. Basta Konya, Sivas, Tokat ve Amasya olmak üzere birçok kentte medreseler kurulmustu. Darüssifa denen hastaneler daha çok Divrigi, Sivas, Tokat, Amasya, Kayseri, Konya ve Kastamonu gibi kent merkezlerinde yogunlasmisti. Kent ve kasabalari birbirine baglayan yollar üzerinde han ve kervansaray denen konaklama yerleri vardi. Ulasim ve ticaretin gelismesine bagli olarak bu tür konaklama yerlerin sayisi gittikçe artti. Bu kurumlarin giderleri vakiflarca karsilanirdi. Anadolu Selçuklulari ticarete ve yol güvenligine büyük önem verdiler. Kervan yollarinin güvenliginin saglanmasina bagli olarak Anadolu'da ticaret büyük ölçüde gelisti. Karadeniz ve Akdeniz'deki limanlar önemli birer dis ticaret merkezi durumuna geldi. Ticareti güvence altina alan devlet, karada haydutlarin, denizde korsanlarin saldirisina ugrayarak mallari yagmalanan tüccarlarin zararlarini karsiliyordu. Gerek yolculuklari sirasinda, gerekse kervansaray ve hanlarda konakladiklarinda tüccar ve yolcularin güvenligi ve ihtiyaçlari saglaniyordu Anadolu Selçuklulari'nda özellikle dokumacilik çok gelismisti. Ayrica Anadolu'nun çesitli bölgelerindeki demir, bakir, gümüs gibi madenler isletiliyordu. Sanat ve mimarlik: Anadolu Selçuklulari Devleti'nde edebiyat ve düsüncede büyük gelismeler oldu. Necmeddin Ishak, Muhiddin Arabi, Sadreddin Konevi, Mevlana Celaleddin Rumi gibi bilgin ve yazarlar yetisti. Anadolu Selçuklulari ülkenin pek çok yerinde cami, han, kervansaray, imaret, köprü, çesme ve medreseler yaptirdilar. Beysehir'deki Esrefoglu Camisi (1296), Anadolu Selçuklu mimarisinin özelliklerini tasiyan en önemli örneklerden biridir. Agaç direkler üzerine kurulan, içi çini mozaik ve agaç oyma isleriyle süslenen tip camilerin baska örnekleri de vardir. Anadolu Selçuklu sultanlari adina yapilan kervansaraylar "Sultan Han" ya da "Han" olarak adlandirilirdi. Bu dönemdeki dinsel yapilar genellikle küçük boyutlarda olmasina karsin, hanlar çok büyük boyutlu yapilardir. Bir bakima sultanin ihtisamini yansitirlar. Anadolu Selçuklu mimarisinin günümüze kalan en önemli örnekleri arasinda, Konya ve Nigde'deki Alaeddin Camileri, Ankara'daki Aslanhane Camisi, Kayseri'deki Huand Hatun Camisi ve Külliyesi, Afyonkarahisar'daki Ulucami, Erzurum'daki Çifte Minareli Medrese, Sivas'taki Gök Medrese, Buruciye Medresesi ve Çifte Minareli Medrese, Kirsehir'deki Melik Gazi Kümbeti, Tercan'daki Mama Hatun Türbesi, Ahlat'taki Ulu Kümbet ve Çifte Kümbetler ile Nevsehir Il siniri içerisinde bulunan pek çok cami (Tuzköy camii, Kizilkaya camii) ve diger yapilar (Nevsehir Kalesi v.b.) gösterilebilir.
25-DANISMENTLILER
- Danismentliler Devleti'nin kurucusu, Malazgirt Savasi'ndan sonra Anadolu'nun fethinde görev alan komutanlardan Danismentoglu Ahmet Gazidir. Amasya ve Niksar dolaylarinda kurulan danismentlilerin merkezi Sivas'ti. Türkiye Selçuklu Devleti'nin kurucusu Süleyman Sah'in vefatindan sonra Ahmet Gazi, sinirlarini daha da genisletti. Anadolu'ya giren ilk Haçli ordularina karsi I. Kiliç Arslan'a yardim etti. Danisment Gazinin Malatya'yi almasi, I. Kiliç Arslan ile arasinin açilmasina neden oldu. I. Kiliç Arslan ile yaptigi savata yenilgiye ugrayan Ahmed Gazi, 1104 yilinda vefat etti. Ahmet Gazi'nin yerine geçen oglu Melik Gazi, Türkiye Selçuklulari ile iyi geçindi. Melik gazi zamaninda Danismentliler, güçlü bir devlet haline geldiler. Melik Gazi'nin vefatindan sonra, çocuklari arasinda çikan taht kavgalari, Danismentlilerin zayiflamasina neden oldu. Kayseri, Sivas ve Malatya kollarina ayrilan Danismentlilere,1178'de Türkiye Selçuklu Sultani II: Kiliç Arslan Son verdi. Danisment Gazi ve oglu Melik Gazi, Anadolu'nun fethinde ve Islamlasmasinda önemli rol oynamistir.
26-SALTUKLULAR
- Merkezi Erzurum olan bu beyligin kurucusu, Büyük Selçuklu devleti kumandanlarindan Ebulkasim Saltuk Beydir. Saltuklular, Gürcülerle savasarak topraklarini genislettiler. Danismentlilerle güç birligi yaparak Haçlilara karsi basarili mücadeleler verdiler. Türkiye Selçuklu Sultani Rükneddin Süleyman Sah, Gürcüler üzerine çiktigi sefere, Saltuk Beyi Alâeddin Melik Sah'i da davet etti. Ancak, Alâeddin Melik Sah bu sefere çikmayi kabul etmeyince, Rükneddin Süleyman Sah, Erzurum'u alarak Saltuklular Devleti'ne son verdi.
27-MENGÜCEKLILER
- Bu devletin kurucusu Mengücek Gazi, Alp Arslan ile birlikte Malazgirt Savasi'nda bulundu. Alp Arslan'in emriyle Erzincam Kemah, Divrigi ve Sarki Karahisar (Sebinkarahisar)'i fethederek bir devlet kurdu. Devletin merkezi Erzincan'di. Mengücek Gazi, Gürcü ve Rumlarla savasti ve sinirlarini genisletti. Müngücek gazi'nin oglu Ishak'in vefatindan sonra, devlet Erzincan ve Divrigi kollarina ayrildi. Erzincan kolu 1228'de Türkiye Selçuklulari Sultani I. Alâeddin Keykubad tarafindan ortadan kaldirildi. Divrigi kolu ise 1252 yilina kadar Türkiye Selçuklu devleti'ne bagli olarak devam etti.
28-ARTUKLULAR
- Selçuklu kumandanlarindan Artuk Bey, Meliksah zamaninda Türkiye Selçuklu hükümdari Tutus'un hizmetine girdi. Tutus, Artuk Bey'e Kudüs'ü dirlik olarak verdi. Artuk Bey, vefatina kadar Kudüs'ü yönetti. Artuk Beyin vefatindan sonra Kudüs, ogullari Sökmen ve Ilgazi tarafindan yönetildi. Fatimilerin 1098 yilinda Kudüs'ü almalari üzerine Artuk Bey'in ogullari Diyarbakir taraflarina geldiler. Artuklular, Dogu ve Güneydogu Anadolu'da Hasankeyf, Harput ve Martin Artuklulari olmak üzere, üç kol hainde hüküm sürdüler. Hisn-i Keya Artuklulari: Kurucusu, Artuk Bey'in oglu Sökmen Bey'dir. Baskent önce Hisn-i Keyfa (Hasankeyf) iken sonra Diyarbakir'a tasinmistir. 1231 yilinda Eyyubiler, bu kola son verdiler. Harput Artuklulari: Mardin Artuklularindan Melik Imadettin Ebubekir tarafindan kurulmustur. 1234 yilinda Türkiye Selçuklu Sultani Alaeddin Keykubad, harput'u alarak bu kolu ortadan kaldirdi. Mardin Artuklulari: Bu kolun kurucusu Ilgazi Beydir. Bu nedenle Mardin Artuklularina Ilgaziler de denir. Artuklularin en uzun süre varligini sürdüren bu koluna, 1409 yilinda Karakoyunlular son verdiler.
29-SÖKMENLILER(Ahlatsahlar)
- 11. yüzyilin baslarinda Ahlat'ta kurulmustur. Kurucusu Sökmen'den dolayi, Sökmenliler olarak adlandirilmistir. Ayrica, Ahlat'ta kurulmus olmasi nedeniyle Ahlatsahlilar olarak da adlandirilir. 1207'de Eyyubiler tarafindan yikilmistir
30-DILMAÇOGULLARI (Togan Aslanogullari)
- 1085'te Dilmaçoglu Mehmed Bey tarafindan Bitlis dolaylarinda kuruldu. Dilmaçogullari Beyligi, sirasiyla Türkiye Selçuklulari, Ahlatsahlar ve Artuklular egemenligine girdiler. Dilmaçogullari Beyligi'ne Akkoyunlular son vermistir.
31-INALOGULLARI
- 1098 yilinda Diyarbakir merkez olmak üzere kurulmustur. Kurucusu Türkmen emirlerinden Inal Bey'dir. Inalogullari Beyligi, 1183'te Eyyubiler tarafindan yikilmistir
32-ÇUBUKOGULLARI
- Selçuklu Beylerinden olan Çubuk, Sultan Meliksah döneminde Anadolu'daki fetihlere katildi. 1085'te Harput'un yönetimi Çubuk'a verildi. Çubuk, daha sonra Meliksah'in Fatimilere karsi açtigi sefere katildi. 1092'de Yemen ve Aden'in fethi için Arabistan'a gitti. Çubuk, bu sefere giderken, beyliginin yönetimini oglu Mehmed Bey'e birakti. Mehmed Bey'in vefatindan sonra, Çubuk'a bagli beyler batiya göç ederek Germiyan'a yerlestiler. Çubukogullari Beyligi'ne, Artuklulardan Emir Belek son verdi (1213).
33-INANÇOGULLARI
- 1261 yilinda Mehmed Bey tarafindan Denizli'de kurulmustur. Mogol istilasi önünden kaçan Mehmed Bey, Türkiye Selçuklu Hükümdari II. Izzeddin Keykavus tarafindan uc gazisi olarak Denizli, Dalaman ve Banaz bölgelerine yerlestirildi. Türkiye Selçuklularina karsi ayaklanan Mehmed Bey, Ilhanliu hükümdari Hülagu'ya bagli olarak Inançogullari devletini kurdu (1261). Hülagu'nun istegine karsi Ilhanlilara bagliligini bildirmeyince, beylik vaatiyle kandirilan damadi Ali Bey tarafindan öldürüldü. Bundan sonra devletin basina geçen Ali Bey, bagliligini bildirdigi Selçuklulara ihanet edince yakalandi ve hapsedildigi Karahisar (Afyon) Kalesi'nde vefat etti. Bir süre Sahipataogullarinin egemenligi altina giren Inançogullar9inin basina, Ali Bey'in oglu Inanç Bey geçti. Inanç Bey, Ilhanli egemenligini kabul etti. Inançogullari Ishak Bey zamaninda Germiyanogullarina katildilar (1368).
34-TANRIVERMISOGULLARI
- Bati aadolu'da Efes ve dolaylarinda, Tanrivermis adli bir Türkmen beyi tarafindan kurulmustur(1081). Tanrivermisogullari Devleti'ne Bizans Imparatorlugu son verdi(1093)
35-ÇAKA BEY DEVLETI
- Ilk Türk donanmasini kurarak denizcilikte büyük basarilar kazanan Çaka Bey, Anadolu'nun fethine katilmis ve Bizanslilara esir düsmüstü. 1081 yilinda Istanbul'dan kaçarak Ege kiyilarina gelen Çaka Bey, izmir'i ele geçirerek burada bir devlet kurdu. Çaka Bey, Istanbul'da bulundugu yillarda denizciligi ögrenmisti. Çaka Bey Devleti'ni kurduktan sonra güçlü bir donanma meydana getirdi. Urla ve Foça dolaylarini ele geçirdi. Daha sonra Sakiz, Midilli, Sisam ve Rodos adalarini aldi. Çaka Bey'in esas amaci Bizans'i ele geçirmkti. Çaka Bey'in kisa zamanda güçlenmesinden endiseye kapilan Bizans, güçlü bir donanmayi onun üzerine gönderdi. Çaka Bey, önce Bizans donanmasini, daha sonra da Haçli donanmasini yenilgiye ugratti. Çaka Bey, Bizans'i ele geçirebilmek için, Türkiye Selçuklulari ve Peçeneklerle anlasti. Kizini Türkiye Selçuklu Sultani I. Kiliç Arslan'a vererek akrabalik bagi kurdu. Çaka Beyin planina göre Peçenekler ve Selçuklular karadan, Çaka Bey de denizden Bizans'a karsi saldiriya geçecekti. Ancak Bizans'in siyasi oyunlari sonucu bu ittifak bozuldu. Bizans, bu tarihlerde Trakya'ya gelen Kumanlari, Peçenekler üzerine saldirtarak onlari tamamen yok ettirtti. Diger yandan Çaka Bey ile I. Kiliç Arslan'in arasini açmayi da basardi. I. Kiliç Arslan, görüsmek üzere Iznik'e davet ettigi Çaka Bey'i öldürttü (1093). Çaka Bey'in ölümü ardindan Bizans bu devletin topraklarini aldi. Çaka Bey'in öldürülmesi tarihe kar bir leke olarak geçti ve denizciligin gelismesini önemli oranda olumsuz yönde etkiledi.
Bu Site Beden Egitimi Ögretmeni Murat Emirik Tarafindan Hazirlanmistir.Tüm Haklari Saklidir. Tüm Soru ve Sorunlarınız İçin muratemirik@mynet. mail adresinden bana ulaşabilirsiniz.